MAGAZİN GAZETE DERGİ TV | Türkiye'nin En Kolay Okunan Haber Magazin Sitesi

08 Haziran 2024 Cumartesi 06:18
Chrome Kullanıyorsanız:
1.Tarayıcınızın sağ üstündeki, şuna benzeyen düğmeye tıklayın:
2.Options veya Seçenekler yazan kısma tıklayın.
3.Home Page veya Ana sayfa yazan kısma sitemizin adresini yapıştırın ve kaydedin.

Firefox Kullanıyorsanız:
Sitemizin adresinin tamamını seçin ve tutup anasayfa düğmesine sürükleyin.

Anasayfa düğmesi genelde şöyle görünür:

ANASAYFA GÜNDEM GÜNCEL 27 Mayıs darbesinin 54. yılı

Görüş ve Düşünceleriniz?

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhattapları tarafından dava açılabilmektedir.

DİRENME HAKKI

27 Mayıs darbesinin 54. yılı

27 Mayıs, Cumhuriyet tarihinin modernleşme yönelişinde, özgürleşmenin ve demokratikleşmenin önünü açan bir devrimdir.
27 Mayıs 2014 Salı 14:10

27 Mayıs, Kurucu felsefenin temelini oluşturan ve Anayasa’da da yerini alan, ancak 1950-1960 arası yönelişlerle yok edilmek istenen Kemalist ideolojinin, Aydınlanma Devrimi’nin yeniden canlanmasını ve 2003 yılına kadar sürmesini sağlayan bir devrimdir.

27 Mayıs, Cumhuriyet tarihinin modernleşme yönelişinde, özgürleşmenin ve demokratikleşmenin önünü açan bir devrimdir. 27 Mayıs’tan sonra özgür ve demokratik bir siyasal ve toplumsal ortam yaratılmıştır.

Bir hareketin devrim olup olmadığını anlayabilmek için onu yapandan çok, yapılma amacına, onu yaratan nedenlere ve sonucunda ne sürede ve nasıl bir düzen getirildiğine bakmak gerekir.

Darbe, mevcut düzene karşı fiili durum yaratmaktır. Mevcut düzene karşı fiili durum yaratanın apoletli ya da apoletsiz olmasına göre “askeri” ya da“sivil” darbeden söz edilir. Türkiye’de, demokrasiye karşı ilk sivil darbeyi Demokrat Parti (DP) iktidarı yapmıştır. DP’nin Meclis’te kendi milletvekillerinden oluşan 15 üyeli bir “Tahkikat Komisyonu” kurması bir sivil darbe örneğidir. Komisyon’un kuruluş amacı, çağdaş demokrasinin “onsuz olmaz koşulu” olan muhalefeti yok etmek, iktidar karşıtı siyasal etkinlikleri yasaklamaktır.

Bu amacı, 7 Nisan 1960 günlü DP Grup toplantısında konuşan Başbakan Menderes şöyle açıklamıştır: “…her şeyi hükümetin sırtına bırakmayın, kanun yapın kanun, açın bir Meclis tahkikatı tespit edin bunları, biz Amerikalılara kızlarımızı peşkeş çekmişiz, bunları söylemişler mi? Bu namussuzca, hayasızca söylenenleri tespit edin, bunları getirin Meclis’e. Düşünelim, konuşalım. Ahlaksızlar, namussuzlar sizi kapatıyoruz diye BMM kararı ile kapatalım.”

Komisyon, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası, Askeri Muhakeme Usulü Yasası, Basın Yasası’nın ve diğer yasaların Cumhuriyet savcısına, sorgu ve sulh yargıcına ve askeri adli amirlere tanımış olduğu tüm yetkilerle donatılmıştır. Komisyon, aynı zamanda yargılama ve tutuklama yetkisi verilerek mahkeme konumuna sokulmuştur.

Yani Komisyon, hem soruşturacak hem yargılayacak; hem iddia makamı, hem yargılayıp karar verecek merci olarak kurulmuştur. Üstelik kararlarına karşı temyiz yolu da kapatılmıştır.

Böylece yasama, yürütme ve yargı yetkisi DP iktidarında toplanmış; DP diktatörlüğü “yasa yoluyla” ilan edilmiştir.

Bu yasa üzerine, İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi “Castro Nuri”arkadaşlarına, “Artık burada oturup hukuk eğitimi yapmamızın bir anlamı kalmamıştır. Tahkikat Komisyonu’nun yeni aldığı kararlar hukukçuların şeref ve haysiyetine indirilen ağır bir darbedir. Hepimizi dışarıda bir mücadele bekliyor, bu hürriyet mücadelesidir,” diye seslenmiştir.

Bunun üzerine 28-29 Nisan 1960 öğrenci hareketleri başlamıştır. DP iktidarı buna karşılık sıkıyönetim ilan etmiş; Genelkurmay Başkanlığı, gerekiyorsa silah bile kullanılarak öğrenci hareketlerinin bastırılması talimatı vermiştir. Turan Emeksiz, hükümete karşı İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldürülmüş; Hüseyin Onur ancak bacağı kesilerek kurtarılabilmiştir.

Milli Birlik Komitesi üyesi Suphi Gürsoytrak’ın deyişiyle, Türk Ordusu, “ya kendi halkına ateş edecek, ya da artık gayrimeşru ve kanunsuz olan iktidara karşı tavır alacaktı.”[5] DP iktidarının yaptığı yalnızca bundan ibaret değildir. İki önemli olumsuz gelişmeyi de not etmek gerekir. Hukuk'un üstünlüğünü savunan Yargıtay Başkanı Bedri Köker, Yargıtay Başsavcısı Rifat Alabay, Yargıtay 2. Başkanlarından Haydar Yücekök, Yargıtay Üyeleri Melehat Ruacan, Kamil Çoşkunoğlu, Faik Uras ve İlhan Dizdaroğlu “görülen lüzum üzerine” emekliye sevk edilmişlerdir.

1954-1958 yılları arasında 238 gazeteci iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkûm ettirilmiştir.

O günlerin Çetin Altan’ının dediği gibi, “Anayasa’yı çiğnediler, hürriyetleri kestiler, hukuk dışı komisyonlar kurdular… Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’si Nutuk’u tefrika halinde yayınlamak dahi suç olmuştur… Atatürk’ten bahsedilmesini istemiyorlardı. Onun kurduğu inkılap Türkiye’sinin Cumhuriyet’ine bir beyefendiler saltanatı halinde çöreklenmek ve memleketi basınsız, üniversitesiz, hatta Meclis’siz idare etmek niyetine kapılmışlardı.”[6]

Özetle, 27 Mayıs Devrimi, 1961 Anayasası’nın başlangıç bölümünde de ifade edildiği gibi, “Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkının”kullanılmasından başka bir şey değildir. Menderes’in sivil darbesine karşı yapılmış bir harekettir.

27 Mayıs sonrasına bakıldığında da özgürleşme ve demokratikleşme yolunda çok önemli adımlar atıldığı görülmektedir. Bu dönemin eseri 1961 Anayasası’nın yapılış yöntemi ile içeriği ve kendi içlerindeki muhalefeti tasfiye etme pahasına çok kısa sürede seçimle sivil yönetimin kurulması bunun kanıtlarıdır.

Kurucu Meclis’çe hazırlanıp, halkoyuyla kabul edilen 1961 Anayasası’yla yasaklar kaldırılmış, demokratikleşme sağlanmış, hak ve özgürlükler saygın yerine oturtulmuştur. Sendikalaşma ve sendikal haklar getirilmiş, sosyalist partilerin, gençlik örgütlerinin kurulması olanaklı kılınmıştır. Üniversite özerkliği, parlamenter hükümet sistemi, erkler ayrılığı ilkesi, yargı bağımsızlığı kabul edilmiştir. Ekonomide planlı kalkınma dönemine geçilmiştir.

1961 Anayasası’nın iki önemli eseri Anayasa Mahkemesi ve Cumhuriyet Senatosu olmuştur. 

Öncesine, amacına ve sonra yaşananlara bakıldığında “27 Mayıs”a devrim denilmemesi ancak önyargılı yaklaşımla olanaklıdır. Günümüz gelişmelerini görmezden gelerek 27 Mayıs’a “darbe” denilmesi tam bir yanıltmacadır, kafa karıştırmacılığıdır.

Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.

Etiketler: 27 Mayıs darbesi 54. yıl diktatör
İLGİLİ HABERLER

"30 MART'TA DEVİRİN"

Başbakan diktatör mü?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kendisi hakkında söylenen "diktatör" söylemlerine cevap verdi. devamı...

"TUZAK ARTIK BOZULDU"

"Aradık, sorduk, diktatörü bulduk"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Adıyaman'da halka hitap etti. devamı...

BAŞBAKAN TRABZON'DA

Eğer diktatör görmek istiyorsanız

Diktatörlüğü öğrenmek istiyorsan, diktatörlüğün olduğu bir ülkede diktatöre bile diktatör diyemezsin. Sallandırırlar. " devamı...

FACEBOOK

YORUMLAR

TOPLULUK

YORUMLAR (0)

Yorum yapabilmek için üye olmalı ve giriş yapmalısınız.

Üye Olun Giriş Yapın

Bu habere yorum yapan ilk siz olun!

Türkiye'nin en kolay okunan haber sitesi olarak siz okuyucularımıza daima güvenilir ve objektif yayıncılık anlayışımızla hizmet vermekteyiz.
En güncel ekonomi haberleri, borsa durumu, finans, en yeni spor, sanat ve tarafsız siyaset haberlerine günlük olarak ulaşabileceğiniz geniş bir platform. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, renkli görselleri ile, detaylı ancak bir o kadarda kısa ve öz yazılan içerikleriyle haber magazin Mgd Tv hizmetinizde.