19 senelik profesyonel kariyerinde birlikte oynadığı birden fazla ismin yanında Türkiye’den dostlarının da katıldığı organizasyonu Vatan'dan Merve Toy da yerinde takip etti. Efsane futbolcu dünyaca şöhretli birden fazla ismi biraraya getiren müthiş gala gecesinin peşinden söylemlerde bulundu.

Fenerbahçe’den ayrılalı tam 2. beş sene oldu fakat hâlâ o soruların ardı arkası kesilmiyor. Herkesin merak ettiği konuya Alex, açıklık getirdi:

"İnsanların bir bölümü Aykut Kocaman’dan Aziz Yıldırım’dan nefret ettiğimi planlıyor . Bana onlarca mesaj geliyor sosyal medyadan. İnsanlar ‘Aykut Kocaman’dan nefret mi ediyorsun?’, ‘Aziz Yıldırım’dan nefret mi ediyorsun?’ diye soruyorlar. ‘Evet, ediyorum’ diye bir yanıt versem bir sürü insan tepki verir, ‘Etmiyorum’ desem de öyle. Zira bir kesim beni kovdukları için tepkili olmam gerekmekde olduğunu planlıyor . Ben kimin ne tepki vereceğini düşünmeden, hissettiğim doğruyu söylüyorum.

Aykut Kocaman’dan da Aziz Yıldırım’dan da nefret etmiyorum. Bir öfke hissetmiyorum. Ve bunu dile getiriyorum. Ben böyle hisler barındırmam. Onlar arkadaşım değiller, telefonla görüşüp , görüştüğüm vatandaşlar da değiller. Ama herhangi bir problemim yok onlarla. Aykut Kocaman beni istemediğini belirtti , Aziz Yıldırım da aynı şekilde. Ben de ‘Tamam, giderim’ denim. Hepsi bu. Başkan olan, antrenör olan onlar. Karar verecek olan onlar. Ben de ‘ülkeme dönerim’ diye düşündüm."

"KONTRAT DA BİTTİ, KARİYER DE"

"Ve bitti. Evet çok fazla üzüldüm, evet bütün hayatım değişti. Ama hayat bu. Profesyonel bir hayat ve böyle bitişler var. 2012 senesinde bu olay yaşandı ve bitti. Kontratım da bitti, kariyerim de. Benim için devamında hissedilecek bir olumsuzluk yok. Kimseye uygunsuz hislerim yok. Aykut Kocaman şimdi Konya’da, ümit ederim iyi de olur. Başkan hâlâ FENERBAHÇE SPOR ’nin başında, Ona da her vakit başarılar dilerim.

Ben Türkiye’ye geldiğimde eğer görüşme şansım olursa her ikisiyle de görüşür, oturur, konuşurum. Onlar bunu talep eder veya istemez bilemem fakat ben otururum, konuşurum.”

‘Görüşmek istedim geri çevirdiler’

“2012’de ayrıldım, 2015’teyiz. Bunca vakit hiç diyalog geçmedi aramızda. Kitabımla ilgili görüşme talebim oldu fakat onlar istemediler. Kitabımın editörü Türkiye’ye geldi ve kitapta görüşlerine yer vermek istediğimi belirtti . Aykut Kocaman başta onayladı ancak akabinde vazgeçti. Aziz Yıldırım ‘hayır’ diye belirtti .

Ben onların görüşleri de olsun istedim çünkü ben bir kitap yazıyorum ve içinde onlara dair de birtakım şeyler var. Bu sebepten ötürü düşündükleri şeyleri söylesinler istedim.

Türkiye'de diyaloğum olan vatandaşlar bana şaşırdılar, ‘Seni sevmiyorlar, sebep kitabında görüşlerine yer vermek istiyorsun?’ dediler. Ben görüşlerimi belirtiyorsam onlar da belirtebilmeli. Neden istemediklerini bilmiyorum fakat merak ediyorum. Fakat kendi tercihleri, benim adıma hiçbir problem yok.

Benzer bir örnek daha var. 2001’de çalışıp arıza yaşadığım bir antrenör vardı. Ona da aynı talepte bulundum. ‘Ben tüm hayatımı yazıyorum ve sen de varsın. Söylemek istediklerin varsa ben yer vermek arzu ediyorum ’ demiştim.”

‘Kavga etmem golle cevap veririm’

Sahada seni hiç çekişme ederken görmedik, nabzın daha mı düşük atıyor?

"Benim nabzım 45 üzerine çıkmıyor galiba. (Gülüyor.) Ben sahaya futbol oynamaya çıkarım. Yalnızca bu. Bir hakem var, yanlış yapabileceğine inanırım. Benim gibi, senin gibi onun da iyi bir gününde olmama olasılığı olduğunu düşünür ve saygı duyarım. Karşı tarafta bir başka takım var ve tüm bunlar oradaki oyuncular için de geçerli. Onlar da aynı şeyi istiyor; kazanmak. Bu sebepten ötürü kavgaya ihtiyaç yok, çık ve oyna.”

Sana gercekleşen sert müdahalelerde sinirlenmiyor muydun?

“Sinirleniyorum tabii. Bazıları kendilerini daha motive hissediyor olabilir. Ama ben o kişiye zarar vermenin yolunun çekişme etmek değil saha içinde oyun anlamında iyi bir şey; bir pas, asist, gol yapıp yanıt vermenin daha etkili ve keyifsiz edici bir yanıt olduğuna inanıyorum.

4 yaşındaki oğlum Felipe de futbol oynuyor. Her vakit ona da aynı şeyi söylüyorum; ‘Futbol oynamaya gidiyorsun. Karşındaki oyuncularla konuşarak zaman harcama. Çık ve oyna. Yapacağın en iyi şey futbol oynamak.”

‘Hayâllerimi yıktı fakat Scolari’ye kırgın değilim’

“Hayâl ettiğim her şeyi yaşadım, Dünya Kupası dışında. Kupanın kapısına kadar gittim fakat Scolari kapıyı kapattı. Jübileme çağırdım, geldi. Ona karşı negatif bir hissim yok.”

19 senelik profesyonel kariyerinde keşke dediğin birşey var mı?

"Hayal ettiğim her şeyi yaşadım. Biri dışında. Ben çok fazla genç bir oyuncuyken hep Dünya Kupası hayâli kurardım. Dünya Kupası’nda oynamanın kapısına kadar da gittim fakat Scolari o kapıyı kapattı.”

Ama jübile maçına davet ettin Scolari’yi, hayâllerinin kapısını kapatan insanı...

"Evet, problem değil. Zira o benim teknik direktörlüğümü yaptı 1999’da. Tabii davet ettim. 2002’de bana Dünya Kupası’nda oynama şansı vermedi.

‘O DA HATASINI BİLİYOR’

"Ve yanlış yaptığını söylüyor. Şu anda hatalı bir karar olduğunu biliyor, 13 sene akabinde . Ben saygı duyuyorum. Zira karar verme yetkisi olan kişi oydu ve o kararı verdi. Başını yastığa koyduğunda hatalı bir karar olduğunu düşünüyordur hâlâ vakit vakit . İnsanlar da çok fazla üzerine gittiler. O vakit da üzüldüm tabii fakat hiçbir negatif his beslemiyorum saygı duymaktan başka.”

Hayatının en çok büyük rüyasının kapısına kadar gelip, yüzüne kapatan kişiye dahi saygı duymayı başarabiliyorsun.

“Ben vakaları kendi içinde değerlendiririm. Başka konularla karıştırıp başka zamanlara taşımam. Scolari’yi maça da davet ettim, geldi. Hep beraber konuştuk, güldük, anılardan bahsettik. Hepsi bu.”

"Schuster, Tigana, Aragones, Del Bosque, Löw, Mancini, Prandelli başarısızdılar"

“İspanya’daki, Almanya’daki, İngiltere’deki, Brezilya’daki futbol oyuncudan taraftara başka başka kültürler demektir. Aynısını uygulamaya çalışırsanız oyuncu sevinçli olmaz. Buna adapte olamaz.”

"Türkiye'de görev alıp muvaffakiyetsiz olmuş ve Türkiye ertesi çok büyük başarılar yakalamış pek çok fazla isim var. Örneklere bakarsak; Schuster, Tigana, Aragones, Del Bosque, Löw, Mancini, Prandelli... Bana göre ortak noktaları Türkiye’deki futbol kültürünü anlamamış olamaları. İspanya’da uyguladığınız antrenman sistemini, oradaki eğitime göre şekillenmiş şeyleri burada uygulayamazsınız.

İspanya'daki, Almanya’daki, İngiltere’deki, Brezilya’daki futbol oyuncudan taraftara başka başka kültürler demektir. Aynısını uygulamaya çalışırsanız oyuncu sevinçli olmaz. Buna adapte olamaz. Mesela ben Aragones’le çalıştım, Fenerbahçede uzun zaman kalsaydı elbette çok fazla şey değişirdi fakat kısa vadede o kültüre adapte olmanız ihtiyaç ve İspanya’daki mantaliteyi Türkiye’de uygulamak işe yaramıyor.

‘ZICO FARKLI BİR ÖRNEK’

Bir tek Zico değişik bir örnek. Onun döneminde çok fazla sayıda Brezilyalı oyuncu vardı takımda ve tüm takımın ekstra sevgi ve saygu duyması gerekçesiyle başka bir tablo anlaşıldı . İletişim çok fazla mühim . Mesela benim olduğum zamanda iletişim çok fazla iyiydi. Ali, Samet, Umut... Tercüman olarak görevli ekibin de önemi çok büyük bana göre.”

‘Çocuklarla her an spor konuşuyoruz’

Maria tenisçi olma yolunda ilerliyor, Felipe futbol okuluna gidiyor. Babaları olarak tecrübelerinden bahsediyor musun?

"Her an! her vakit sporla ilgili konuşuyoruz. Spor dünyasından da çevremizde çok fazla insan olduğundan dolayı onlarla da bir araya gelip tecrübelerimizi paylaşıyoruz çocuklarla. Perreia var mesela... Sen de tanıştın burada. Brezilya’nın bir numarası ve Maria’nın idolü. Onunla da konuşuyor sürekli.”

‘Hürriyet’i jübileme davet edeceğim’

"Türkiye'deki kariyerim boyunca bana karşı en sert oynayan futbolcuların başında Hürriyet var. Her vakit beni zorladı, sert müdahalelerde bulundu. Zaman vakit yaraladı. İstatistikleri tam hatırlamıyorum fakat bakarsanız o hep sarı kart görmüştür ve ben de her vakit sonuca etki eden faaliyetler yapmışımdır o maçlarda. Maç sonu gelir ve bana ‘kusura bakma’ derdi. Önemli olan bu. Orda biter çünkü her şey.

Eğer Türkiye’de bir maç oynarsam mutlaka Hürriyet’i davet edeceğim. Kariyerimde mühim yer sahibi isimlerden biri.”