BEN NEDEN SEVİLMİYORUM?

Sevilme ihtiyacı bir diğer adıyla duygusal yoksunluk, temel ihtiyaçlarımızdan bir tanesi olan sevginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Fazlasının zarar olması gibi yokluğunda da kişiler üzerinde psikolojik sorunlara yol açar. Onaylanmak, değerli hissetmek, düşünüldüğünü ve sevildiğini hissetmek kişilere daha konforlu bir alan açar ve bu alanda kişiler kendilerini mutlu hisseder. Sarılıp, saçı okşanan çocuklar ile sevgi görmeyen çocukların yetişkinlik hayatlarına da bu yansımaktadır. Aslında anne babalar geleceğin yetişkinlerini yetiştirmektedir. Bu yetişkinlerde istemeyerek de olsa kendi çocuklarına da aynı şekilde davranacağı için bu aslında bir döngüye dönüşmektedir. Bu döngüyü kırmak, çocuğunuza değerli olduğunu hissettirip, şımaracağını düşünmeden sevginizi belli etmenizden geçer.

Duygusal yoksunluk yaşayan kişilerde devamlı ‘’Acaba ben neden sevilmiyorum.’’ düşüncesi mevcuttur. Bu düşünce bazı durumlarda onları yanlış ilişkilere, arkadaşlıklara itebilen bir güçtür. Yalnız kalma korkusu ile hareket eden duygusal yoksun kişiler, doğru veya yanlış karşılarına çıkan ilk kişi iletişime geçebilir. Bu durumun sonucunda eğer karşılıklı duygusal bir yoğunluk yoksa kişi kendini daha da değersiz hissedecektir. ‘’Biliyordum, zaten kimse beni sevmiyor. Demek ki sevilmeye layık değilim.’’ diye düşünmeye başlayan kişi için bu durum çığ gibi büyümeye devam eder. Çocuklukta veya yetişkinlikte sevgi görmemiş olmak sevgiye ihtiyaç olmadığı anlamına gelmez. Kişinin içinde boşluk halde duran bu ihtiyaç, doldurulmaya çalışıldıkça sonuçları daha çıkmaz bir hale gelir. Bu gibi durumlarda kişinin öz sevgisi de git gide azalmaktadır. Zaten sevilmeye layık olmadığını düşünen birey zamanla kendini toplumdan soyutlayan ve sosyal fobi sahibi bir insan olma yolunda ilerler.

• “Hiçbir zaman ihtiyacım olan sevgiyi, ilgi karşılanmayacak.”

• “Ben değersiz ve önemsiz bir kişiyim. Bu yüzden insanlar beni sevmiyor.”

• “Sonsuza kadar yalnızlık ile boğuşacağım ama fayda etmeyecek.”

• “Benimle ilgilenen kimse yok.”

• “Yaşantımın neredeyse tamamında bir diğer kişi için özel biri olduğumu düşünmedim.”

gibi düşünceler duygusal yoksunluk göstergelerinden bir kaçıdır. Hayatlarına girmiş olan nadir insanları da kaybetme korkusu ile duygusal yoksunluk sahibi kişilerde aşırı tepki gösterme ve telafi etmeye çalışmak gibi davranışlar görülür. Yapılan herhangi bir hatada karşısındaki kaybetmekten, tepki görmekten korkar ve bu yüzden herhangi bir tartışmaya, fikir ayrılığına, karşı tarafı kıracak hareketler yapmamaya çalışırlar. Fark etmeden, yanlışlıkla bu gibi hareketleri yapan kişilerde abartılı bir telafi durumu görülmektedir. Hatasını düzeltip, arayı bozmamaya çalışır çünkü kişi biraz bile ilgi gördüğü kişiyi kaybetmek istemeyecektir.

NEDEN DUYGUSAL YOKSUNLUK YAŞARIZ?

Bunun birçok nedeni olabilir. Yetişkinlik döneminde yaşadığımız travmatik olayların birçoğu çocukluktan gelmektedir. Anne-baba davranışları, okulda yaşanan olaylar, yetişkinlikte döneminde yaşanan ölümler, kazalar, ayrılıklar başlıca nedenler olabilir.

Ailenin bu gibi travmatik olaylarda etkisi çok büyüktür. Bu nedenleri sıralayacak olursak;

• Çoğu zaman veya tutarsız olarak sevgi vermeyen bir anne. Çocuğa yeteri kadar sarılmaz ve onu kucağına almaz, ilgi göstermez.

• Çocuğun sevildiğine ve değer gördüğüne dair bir hissi veya özel biri olduğuna dair bir inancı yoktur.

• Anne çocuğuyla yeteri kadar ilgilenmez.

• Anne, çocuğunun ihtiyaçlarını dinlemez. Empati kurma zorluğu yaşar ve çocuğuyla bağ kuramaz.

• Anne çocuğu yatıştırmaz. O zaman çocuk kendi kendini yatışmayı öğrenir ve başkalarının da onu yatıştırabileceğini bilmez.

• Anne, çocuğu yönlendirmez. Çocuğun güvenebileceği hiç kimse yoktur.

DUYGUSAL YOKSUNLUK VE SEVİLME HİSSİNDEN NASIL KURTULUNUR?

Öncelikle kişinin kendini sevmeyi öğrenmesi gerekir. Duygu şemasının değiştirilerek, hayatın merkezine kendisini almalı ve kimse sevmese bile sevilmeye değer olduğunu bilerek davranmalıdır. Fakat bunları yapmak oldukça zor bir süreçtir. Bu zor süreçlerde psikologdan destek alınarak, psikoterapi seanslarına katılınabilir. Böyle hissedilmesinin sebebinin ne olduğunu, çocukluktan gelen bir durum olup olmadığını bilerek devam etmek kişiye farkındalık kazandıracağından dolayı üzerine gidilmesi gereken bir konudur. Geçmişte yaşanan anılar, bugünün travmalarını oluşturduğundan, iyileşme esnasında bilerek devam etmek fayda sağlayacaktır.

BAKIRKÖY AİLE TERAPİSİ

Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.