Taş deyip de geçme! Yerde değersiz gibi duran bir taş, iyi bir ustanın elinde yüzyıllara meydan okuyan bir şaheser olabilir. Taş, köprülerde hasretleri bitiren bir kavuşma vesilesi. Kervansarayda hasretle beklenen yolcuya yoldaş… Ya da bir çeşmede âşıklara sırdaş. Kimi zaman da kavuşamadan ölen aşığa mezar taşı…
Bir medeniyetin en önemli göstergelerinden biri hiç kuşkusuz bıraktığı eserleridir. Ruhsuz görünse de taşlar bizim nerelere ait olduğumuzu, nerelerden geldiğimizi, neler yaptığımızı ve medeniyetimizin büyüklüğünü bize gösteren önemli unsurlardan birisidir.
İnsanoğlunun taşla münasebeti çok eskilere dayanır. İnsanlık mirasının kadim izlerini hep taş üzerinden izlemişiz. Taş, insanlık tarihine ışık tutmuş, devirlere adını vermiş, sanatın ortaya çıkmasına ön ayak olmuş ve yazılı ilk kaynakları öğrendiğimiz, insanlık için önemli bir madde. İnsanoğlu taşla yüzyıllardır medeniyetler inşa etmiş. Taş, mimariye, sanata ve estetiğe temel olmuş, şekil vermiş.
Şimdi bu taşlardan birisi olan, özellikle İstanbul’a siluet kazandıran, İstanbul’a armağan bir taştan, Küfeki taşından bahsedeceğiz. İlk başlarda yumuşak huylu olmasına bakmayın, zamanla o kadar güzel sertleşiyor ki sertlik hiçbir şeye bu kadar yakışmamıştır. İnsan gibi yedisinde edindiği huy yetmişinde çıkmıyor. Ağaç gibi yaşken eğiliyor.
Medeniyetler inşa eden bir taş
Küfeki taşı, Roma ve Bizans döneminde kullanılmaya başlanan; Osmanlı’nın, özellikle de Mimar Sinan’ın elinde zirveye ulaşan, Dünya’da “İstanbul taşı”, Osmanlı’da ise “Bakırköy Taşı” olarak bilinen ve 2 bin 2 bin 500 yıl gibi uzun bir zaman ayakta kalabilen tek taştır. Küfeki taşı yatakları İstanbul’un batısında Davutpaşa, Bakırköy- Sefaköy (Yeşilköy, Şirinevler, Merter, Haznedar) arasındaki sahada İstanbul’dan Küçükçekmece’ye doğru uzanan neojen oluşuklar arasında yer almaktadır. Bu bölgede yüzyıllardır işletilen ocaklardan İstanbul, Trakya ve civar illerin yapı taşı gereksinimi karşılanmıştır. Evliya Çelebi’nin bu konudaki açıklaması şöyledir: “Edirnekapı dışında Davutpaşa bahçesi yakınında 7 yerde taş madeni vardır ki; böyle bir Allah yapısı hiçbir diyarda görülmemiştir. Bin yıldan beri günümüze kadar her gün bin deve, eşek, katır taş taşıdığı halde sanki deryada katre güneşte zerre miktarı azalmamıştır. Çünkü Allah’ın emriyle her gün havadan bitmektedir. Ayasofya’nın yapılması için hızır getirdiğinden hızır madeni derler. Güzel koparılması kolay bir makbul taştır.”
İstanbul camilerinin ve birçok tarihi mimarinin beyaz taş malzemesi olan Bakırköy küfekisi, artık Bakırköy’ün ve birçok küfeki taşı çıkan yerin yerleşim merkezi olması ve ocakların kapanması nedeni ile bulunamıyor. Günümüzde bu çoklukta olmasa da İstanbul çevresinde hala ocaklar mevcut.
Bunca yapıda, sanat eserinde kullanılmasının nedeni neydi?
Kullanımı gibi ismi de eskilere dayanıyor: Küfeki ya da Köfeki… Kökeni Yeni Yunanca kufaki “Ponza taşı veya talk” sözcüğünden alıntıdır. Eski Yunanca koupholithos “bir tür hafif ve süngersi taş” sözcüğüyle eş kökenlidir. Bu sözcük Eski Yunanca kouphos “kof, hafif” sözcüğünden türemiştir. Günümüzde çabuk kırılan taş, sünger taşı, gevrek, yumuşak, kof manalarına gelmektedir. Camiden medreseye, saraydan yalıya, köprüden su yoluna, handan kervansaraya, türbenden mezar taşına çeşmeye ve daha birçok eserde kullanılan eşsiz bir taş… Peki “Küfeki” taşının bunca yapıda, sanat eserinde kullanılmasının nedeni neydi? Neydi bu taşı cazip ve eşsiz kılan şey?
Küfeki taşının Roma, Bizans ve Osmanlı döneminde mimaride ana malzeme olmasının birçok nedeni var. Özelliklerine geçmeden sağladığı avantajlardan kısaca bahsetmek gerekirse: Öncelikli avantajı üç imparatorluğun da başkenti olan İstanbul’dan çıkarılıyor olması. Yataklarının İstanbul’da olması, Ağırlığının diğer taşlara oranla az olması. Ocaktan çıkarma ve nakliye kolaylığı ekonomiklik ve zaman tasarrufu sağlamış. Sağladığı diğer kolaylıklar ise, ocaktan çıktığında yumuşak olması ve kolay şekil alması nedeniyle yüksek üretim hızına sahip olunması. İstenilen boyutta işlenebilmesi. Ayrıca oyma yapılabilmesi birçok alanda kullanılmasına olanak sağlamış. Modüler eleman oluşturma kolaylığı. Kullanım çeşitliliği. Uzun zaman ayakta kalma özelliği (2 bin-2 bin 500 yıl). Harçla (Horasan harcıyla ve diğer harçlarla) kimyasal üniformluk göstermesi, adaransın kenetlenmenin yerinde sağlanması ve daha birçok kolaylık taşı ön plana çıkarmış…
Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.
Etiketler: Taş köprüler İstanbul Roma ve Bizans dönemi Osmanlı dönemiBu habere yorum yapan ilk siz olun!
Türkiye'nin en kolay okunan haber sitesi olarak siz okuyucularımıza daima güvenilir ve objektif yayıncılık anlayışımızla hizmet vermekteyiz.
En güncel ekonomi haberleri, borsa durumu, finans,
en yeni spor, sanat ve tarafsız siyaset haberlerine günlük olarak ulaşabileceğiniz geniş bir platform. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, renkli görselleri ile, detaylı ancak bir o kadarda kısa ve
öz yazılan içerikleriyle haber magazin Mgd Tv hizmetinizde.