İstanbul Çekmeköy’de aşkına karşılık vermeyen kadın ile mahkemelik olan E.M. bunun üzerine âşık olduğu H.A.’yı sela ile kalbine gömdü. Kadının şikâyetiyle gözaltına alınan ve dava açılan E.M., “O benim için ölmüştü. Ben de selasını okuttum” sözleriyle kendisini savundu. Cami imamı ise “Görevimi yaptım” dedi. E.M.’nin, mahkûmiyet halinde, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması ve 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanması istendi.
Habertürk’ten Sedef Şenkal Demir’in haberine göre, Çekmeköy’de yaşanan karşılıksız bir aşk hikâyesi davalık oldu. Mart 2014’te Çekmeköy Merkez Mahallesi Köroğlu Caddesi’nde bulunan Köroğlu Camii’nin hoparlöründen verilen selada, “Merhume H.A. vefat etmiştir. Öğlen namazını müteakiben cenazesi kaldırılacaktır” anonsu verildi.
Bu selayı duyan H.A.’nın bir akrabası soluğu kadının evinde aldı. Ancak akrabasını karşısında gören kadın durumu anlattı. H.A. vakit geçirmeden karakola giderek şikâyetçi oldu. 43 yaşındaki H.A. kendisini uzun süredir rahatsız eden ve davalık olduğu E.M.’den (48) şüphelendiğini bildirdi.
‘Benim için öldüğünden yaptım’
Başlatılan soruşturma kapsamında cami hocasını arayıp kendisini “Hasan” olarak tanıtan kişinin kullandığı telefonun E.M.’ye ait olduğu ortaya çıktı. Şüpheli, H.A. ile 2 yıl arkadaşlığının olduğunu, tartışma sonucu bu arkadaşlıklarının bittiğini ve mahkemelik olduklarını anlattı.
E.M. kendisini şu sözlerle savundu: “Evinin olduğu yerde bulunan cami imamının telefonunu temin ederek H.A.’nın öldüğünü söyledim ve selasının verilmesini istedim. İmam da bu selayı verdi. Kendisi benim için öldüğünden bir anlık öfke ile yaptım.”
Cami hocası: Aceleye geldi, inandım
Soruşturma kapsamında ifadeye çağırılan cami imamı S.K., öğleden sonra cep telefonundan arandığını belirterek E.M. ile aralarında geçenleri şöyle aktardı: “Numara gizliydi. ‘Cenazemiz var, sela verir misiniz?’ diye sordu. Kim olduğunu sordum. İsmini söyledi, not aldım. Aceleden beni arayanın kim olduğunu sormadım.
Ertesi sabah yeniden telefon geldi. Bana isminin Hasan olduğunu söyledi ve neden sela vermediğimi sordu. Israr etti. Kendisini camiye çağırdım. Cenaze işlemlerinin olduğunu söyleyince ben de mahalleden birinin aradığını düşünerek selayı okudum. Sonra durumu anlattılar. Çok üzüldüm. Ben bu kişiye mahalleyi adres verdiği için güvendim. Gerçekten H.A.’nın öldüğünü zannettim. Görevimi yaptım.”