MAGAZİN GAZETE DERGİ TV | Türkiye'nin En Kolay Okunan Haber Magazin Sitesi

06 Mayıs 2024 Pazartesi 05:04
Chrome Kullanıyorsanız:
1.Tarayıcınızın sağ üstündeki, şuna benzeyen düğmeye tıklayın:
2.Options veya Seçenekler yazan kısma tıklayın.
3.Home Page veya Ana sayfa yazan kısma sitemizin adresini yapıştırın ve kaydedin.

Firefox Kullanıyorsanız:
Sitemizin adresinin tamamını seçin ve tutup anasayfa düğmesine sürükleyin.

Anasayfa düğmesi genelde şöyle görünür:

ANASAYFA MÜZİK RÖPORTAJ Müziğin ta kendisi!

Görüş ve Düşünceleriniz?

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhattapları tarafından dava açılabilmektedir.

FAZIL SAY VE MÜZİK

Müziğin ta kendisi!

Fazıl Say'la müzik üzerine keyifli bir sohbet..
29 Nisan 2013 16:20

 

Türkiye'de klasik müzik denilince hep anlatılan bir hikaye var: Cumhuriyetin ilk yıllarında Anadolu'ya opera götürülmesine karar verilir. Bayburt'ta saatler süren konserden sonra halktan birine konseri nasıl bulduğu sorulur. O da "Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi" der... Klasik müziği anlamamış ya da anlamaya çalışmamış gizli sanat düşmanları da kahkahayı patlatır. Neyse ki, hem müziği hem halkı aşağılayan bu hikayeyi yalanlayacak gerçek bir örnek var:  Fazıl Say Anadolu'nun her köşesinde konser salonlarını dolduruyor! Onun yaşama geçirdiği Antalya Piyano Festivali bu yıl 12. yılında. Fazıl Say'ın Türkiye'de sanat için verdiği mücadele eşine az rastlanır cinsten. Hani neredeyse gidip her ilin belediye başkanıyla tek tek görüşüp, sanata destek isteyecek.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY
"Mükemmel çalmak kolaydır fakat derin çalmak zordur."

Keman ve piyano için yazdığı kendi eserinin yanı sıra, Ravel, Debussy ve Şostakoviç'in de eserlerini, Moldovalı kemancı Patricia Kopatchinskaja ve Arjantinli viyolonsel sanatçısı Sol Gabetta ile çalacağı konser öncesi bize vakit ayırdı Say.

Yalnız menajerlik bürosundan bir rica vardı. Politik bir soru sormamam isteniyordu. Fazıl Say zaten televizyonlarda, kaleme aldığı makalelerde, muhalif duruşunu, görüşlerini ve çözüm önerilerini dile getiriyor. Tüm dünyanın onu tanımasının asıl nedeni olan müzisyenliğiyle, sanatıyla ilgili şeyler öğrenmek istiyordum ben zaten. Söyleşiye hazırlık yaparken, yazılı ve görsel Türk basınında Fazıl Say'ın sanatına ne kadar az yer ayırıldığını üzülerek gördüm. Müziğin sanattan ibaret olduğunu bilmeyen, "ne maymunluk yapsam da kasetim daha çok satsın" zihniyetiyle, müziği sadece para kazanma aracı olarak gören sözüm ona sanatçılar Fazıl Say'ı eleştirmeye kalkıyor. 21. yüzyılın en büyük müzisyen ve bestekarlarından biri olarak görülen Say'a "şu türkücü size şöyle demiş, siz ne diyorsunuz?" ya da "hangi takımı tutuyorsunuz?" gibi gereksiz sorular zaten yeterince sorulmuş.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY
"Bir şehrin kültürel yapısının gelişmesi için bir süreklilik gereklidir. Oraya başka piyanistlerin, orkestraların, oda müziği gruplarının, keman dörtlülerinin de gitmesi lazım. Böylelikle klasik müziği, beni ve diğer sanatçıları anlayabilirler."

Dünyanın en büyük orkestralarının daimi konuğu Fazıl Say'ın uluslararası başarılarından acaba ne kadar haberdarız? Say'ın parlak kariyeri, burslu olarak okuduğu  Berlin Müzik Akademisi'ni bitirmesinin ardından, önce Avrupa'nın, ardından dünyanın en iyi genç piyanisti seçilmesiyle başlıyor. Bu güne kadar, yüzlerce konser veren ve yaklaşık yirmi albüm çıkartan Fazıl Say'ın, Avrupa Komisyonu'nca kültürlerarası elçi seçilmesi boşuna değil. Dortmund'daki Konzerthaus'un sanat yönetmeni, Say için "ilk dinlediğimde, Mozart'ın kendisi çalıyor sandım" diyor. Avrupa'da, bizdeki gibi bol kepçeden övgüler dağıtılmıyor. Berlin'in en büyük müzik mağazasının klasik müzik katında, müşteriler tarafından oluşturulan Top 10 listesinde 1. ve 8. sırada iki farklı albümü bulunuyor Say'ın. Orkestralar, oratoryolar, konçertolar, oda müziği eserleri, tiyatro ve film müziklerinden oluşan 60'dan fazla eseri var. Tüm dünyada çok ilgi ve saygı gören besteleri, büyük orkestralar ve sanat akademileri tarafından özel olarak sipariş ediliyor.

Wagner, Beethoven, Rossini gibi bestecilerin de notalarını ilk yayınlayan iki yüz elli yıllık Schott Müzik şirketi, Fazıl Say'ın notalarını yayınlamakta. Bugün Tokyo'dan New York'a kadar her yerde Fazıl Say'ın besteleri çalınıyor başka piyanistler tarafından.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY

20 Şubat Pazar günü, Berlin Konzerthaus'da buluştuk Fazıl Say ile. Kulisteki odasında, konsere bir saat kala hızlı bir söyleşi yaptık kendisiyle.

Öncelikle size benim çok merak ettiğim bir şeyi sormak istiyorum. Bugüne kadar Bach, Mozart, Çaykovski ve daha nice bestecinin parçalarını çaldınız. Benim kafamda sizinle çok bağdaştırdığım Chopin var. Bir Chopin albümü kayıt etmeyi düşünüyor musunuz?
Otuz yaşıma kadar Chopin çok çaldım ben. Yaklaşık on iki yıldır ara vermiştim. Bu sene, yeni parçalarla tekrar başlıyorum. Uzun yıllar Chopin çalmamamın sebebi, diğer bestecileri çok özümsemiş ve içselleştirmiş olduğumdandı. Ayrıca istediğim seviyede Chopin çalamayacağımı düşünüyordum. Yani istediğim derinlikte. Mükemmel çalmak kolaydır ama derin çalmak zordur. Bir yorumcu olarak,  besteciyi anlamanız ve onun ruh haline girmeniz lazım. Bu da zor bir şey. Ama şimdi o kıvama geldiğimi hissediyorum ve tekrar büyük bir Chopin atağı yapacağımı düşünüyorum. Chopin piyano müziğinin ana figürlerinden biridir. Haklısın sormakta.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY

Bu yıl dünyanın her köşesinde gerçekleşen, benim saydığım yaklaşık 110 konseriniz var. Otellerde, konser salonlarında ve havaalanlarında geçen bir hayat. Bu tempo bestekarlığınızı nasıl etkiliyor?
Ben besteyi piyanosuz yapıyorum. Otelde de, uçakta da beste ya da orkestrasyon yapabilirim. Turnedeyken beste yapamıyorum diye bir durum yok. Düşünürsen, geçen yıl 130'a yakın konserim vardı ve sekiz tane büyük eser çıktı bir yılda. Nirvana Yanıyor, Hayyam (klarnet konçertosu), trompet konçertosu, yaylı sazlar dörtlüsü, nefesli sazlar beşlisi (Alevi Dedeler Rakı Masasında), Cleopatra (solo keman) gibi...

Aralarda 15 - 20 gün boşluklar oluyor. Onları çok yoğun bir şekilde beste yaparak değerlendiriyorum ve iyi de gelir bana o.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY

Sadece Berlin'de bu yıl on dört konseriniz var.
Evet, bugün onu bitmiş olacak.

300 bin Türk nüfusu olan bu şehirde konserlerinize Türk dinleyicilerin katılımı ne derece?
Türklerin katılımı gayet iyi. Yüzde 10 cıvarlarında. Biletlerin çoğu üç ay önceden bitiyor. Sonradan haberi olan Türklerin alma şansı olmuyor. Organizatör Alman olunca, bütün Alman medyasıyla çalışınca, bizim Türklerin haberi bile olmuyor. Avrupa'daki Türkler, Türk medyasını takip ediyor. Ben bu yüzden Dortmund'da, Hamburg'da, Berlin'de epey uğraştım. Buradaki bütün gazetecilerle tanıştım. Anonslar ettik, elimizden geleni yaptık. Ulaştığımız sonuç, 1600 kişilik bir salon. Her konsere 150 - 200 civarı Türk geliyor. Elimizden gelen bu. Hamburg'da yüzde 50'ye varan bir katılım vardı. Türkleri salonda görmek benim için çok büyük bir mutluluk.

Geçen ay Harem'de Binbir Gece'nin çalındığı  konserinizde ben çok az gördüm.
Orkestrayla çaldığımız, evet. Orkestranın yıllık abonmanları olduğu için biletler çabuk bitiyor. Ya da Türklerin yıllık üye olması lazım, o zaman hem biletler de daha ucuza geliyor.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY

Anadolu'da birçok konseriniz oluyor.  Türkiye'de büyük şehirler dışında klasik müziğe fazla ilgi gösterilmiyor. Nasıl tepkiler alıyorsunuz taşrada?
"Türkiye yollarında bir virtüöz" isimli, 2002 ve 2005 yılları arasında benim bir turnem oldu. Doğuş Otomotiv buna sponsor olmuştu. Samsun, Kayseri, Niğde, Diyarbakır, Erzurum, Malatya, Edirne, Denizli, Adana, Zonguldak, Bolu, gitmediğim şehir az kaldı. Mersin, Afyon ve Bursa'da festivaller düzenleniyor...
Bu şehirlere benim gitmem tabi güzel bir şey. Ancak bir şehrin kültürel yapısının gelişmesi için bir süreklilik gereklidir. Oraya başka piyanistlerin, orkestraların, oda müziği gruplarının, keman dörtlülerinin de gitmesi lazım. Böylelikle klasik müziği, beni ve diğer sanatçıları anlayabilirler. Ama üç beş yılda bir tek Fazıl Say'ın gitmesi sonuç vermez. Bir kültürel aydınlanmanın sadece DNAsı olabilir. Şehirlerin kültüre, sanata biraz daha bütçe ayırması lazım. Kültür bütçesi.

Anadolu konserlerinde çok doğaçlama da çaldınız. Bunu başka ülkelerde de yapıyor musunuz?
Tabii. Avrupa'da çok yaptım. Japonya'da çok yaptım. Hatta orada sırf doğaçlama çaldığım bir DVD yayınlandı. Berlin'de henüz hiç doğaçlama çalmadım ama isterim.

Delikasap'ın bir rock dergisi olduğunu biliyorsunuz. Rock müzik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sevdiklerim var, sevmediklerim de var. İsim vermeyeyim.

Kara Toprak parçasını on altı yaşınızda yazdığınızı okumuştum.
Yok, yirmi yedi yaşındaydım. O yaşta keman için yazdığım Siyah İlahiler diye bir parçam var. Onunla karıştırmışsın. Aşık Veysel'in parçası olan Kara Toprak, ondan esinlendiğim bir parça. Orjinaliyle pek bir ilgisi yok. Aşık Veysel teması üzerine bambaşka bir parça.

Bu parçanın girişinde elinizle piyanonun tellerini kapatarak çalıyorsunuz. Sanırım Türk müziğindeki mikrotonları (ara sesleri) yakalamak için. Bu tekniği başka kullanan var mı?
Evet, bağlama efektini biraz vermek için kendim deneyerek bulmuştum. Başka yapan olduğunu sanmıyorum.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY

2009 yılında yazdığınız İstanbul Senfonisi, 100 kişinin üzerinde orkestrasıyla bugüne kadar yaptığınız en kapsamlı eser. Bu eseri anlattığınız bir videoda Alem Gecesi bölümünde, bir alem havası yaratmak için girişte müzisyenlerin kendi aralarında konuşup, ses yapacaklarından bahsetmiştiniz. Bunu hiç uyguladınız mı?
Yok, onu yapmadık. Henüz yapmadık. Ama ilerki tarihlerde bir seslendirilişinde olabilir, ilginç olacağını düşünüyorum. Böyle tam bir alem gecesi mekanı, atmosferi, kanun orda taksimini geçerken, hani lokantada herkes fasıldan önce yemek yer, gürültü çıkarır, kadehler tokuşturulur... Onu katayım mı diye düşünüyordum. Alman orkestrasıyla zaten yapmadım da. Borusan'da da yapmadık. Bakalım...

90'lı yıllarda yorumladığınız Paganini ya da Mozart'dan Alla Turca gibi meşhur caz parçalarınız vardı. Tekrar jazz çalmayı düşünüyor musunuz?
Montreux caz festivalinde çalıyorum. Summertime parçası var, 2005 yılında aranje ettiğim.Şu sıralar klasik ve modern eserler bestelemeye yöneldim. Onlar benim 20'li yaşlarımın parçaları. Gençlik parçalarım. Uzun yıllar, resitallerimden sonra bis şarkısı olarak çaldığım parçalar.

Sevdiğiniz cazcılar kimler?
Keith Jarret'ı çok severim. Oscar Peterson, Neil Armstrong'a bayılırım. Gitarda Django Rheinhardt. Miles Davis'in son zamanlarda yaptığı Tutu albümünü severim. Bobby Mcferrin'i seviyorum. Benim için ama Keith Jarret gibi bir piyanist yüzyılda bir gelir. Bir de, Hiromi diye Japon bir kız var. Oldukça genç, müthiş çalıyor.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY

Sanırım en son tamamladığınız eser Hayyam Klarnet Konçertosu.
Evet. 16 Temmuz'da ilk kez Almanya'da Schleswig-Holstein Festivali'nde çalınacak.

Peki, neden klarneti seçtiniz Hayyam için?
Sipariş klarnet konçertosuydu. Ben eseri Hayyam'a uyarladım.

Likya Prensesi, iki gitar için yazdığınız ilk eser. Gitar için başka besteler yapmayı düşünüyor musunuz ve eserin ismi nereden geliyor?
Şimdi yeni solo gitar için bir projem var. 6 - 7 dakikalık bir klasik gitar sonatı yapmak istiyorum.
Parçanın adı benim bir hayal ürünüm. Gitar enstrümanında ben Akdenizlilik seziyorum. İspanya, İtalya, Fransa... Değil mi?

Evet. Aynı zamanda, udun değişerek Avrupa'ya gelmiş hali.
Doğru söylüyorsun. Gitarla ne kadar yapılabilir bilmiyorum ama, o uddaki ara seslerin de olduğu bir şey yazmak istiyorum. Perdesiz gitarla mesela daha rahat olur. Elimden geldiğince ilginç bir sonat yazmak istiyorum gitar için.

Akustiğini özellikle beğendiğiniz bir konser salonu var mı?
Burayı çok severim (Berlin Konzerthaus). Berlin Filarmonisi'ni de severim. Viyana'da Konzerthaus'u, Paris'te Théatre des Champs-Elysées'yi severim. İstanbul'da bence en iyi akustik Süreyya Operası'nda. İzmir'deki yeni salon çok güzel, Adnan Saygun Kültür Merkezi. Akustiği nefis.

Özellikle beğendiğiniz bir orkestra var mı?
Dünyada neredeyse bütün orkestralarla çaldım.O yüzden, şeflerin ve orkestraların ayrımını yapmayı sevmiyorum.

FAZIL SAY İLE RÖPORTAJ - MÜZİĞİN TA KENDİSİ: FAZIL SAY

 

 

 

Kaynak:delikasap.com

Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.

Etiketler:

FACEBOOK

YORUMLAR

TOPLULUK

YORUMLAR (0)

Yorum yapabilmek için üye olmalı ve giriş yapmalısınız.

Üye Olun Giriş Yapın

Bu habere yorum yapan ilk siz olun!

Türkiye'nin en kolay okunan haber sitesi olarak siz okuyucularımıza daima güvenilir ve objektif yayıncılık anlayışımızla hizmet vermekteyiz.
En güncel ekonomi haberleri, borsa durumu, finans, en yeni spor, sanat ve tarafsız siyaset haberlerine günlük olarak ulaşabileceğiniz geniş bir platform. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, renkli görselleri ile, detaylı ancak bir o kadarda kısa ve öz yazılan içerikleriyle haber magazin Mgd Tv hizmetinizde.