Şeyma Subaşı ile bu röportaj ve çekim için the Grand Tarabya Hotel’de buluştuk. Çekimin ilerleyen Saatlerinde acun ılıcalı’dan olan kızı meliSa ılıcalı da bize katıldı ve ekibe muhteşem bir enerji kattı. Bu yıl Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul’da tasarımlarını Görücüye çıkaran SubaŞı, Gelen tebrik meSajlarından dolayı Son derece mutlu. Şöhret olmak Gibi planlarının hiçbir zaman olmadığını söyleyen güzel tasarımcı, duygularıyla yaşadığını, mantığıyla hareket etmediğini vurguluyor ve ekliyor: “Şu anda hayatımın en mutlu dönemindeyim. Benim hakkımda kötü haberler yapılsada, söylense bile vicdanım rahat. Ben size değil, Allah’a hesap vereceğim!” Subaşı ile Miami’de geçirdiği hamilelik günlerini ve anneliği de konuştuk...
Tasarımcı olma isteğiniz ne zaman ve nasıl başladı?
Altı, yedi yaşlarında Barbie bebeklerimi ve gazetelerden çıkan bebekleri giydirerek bu hevesim başladı. Genelde de bütün tasarımcıların hikayesi böyledir zaten (gülüyor). Giydirmeyi ve tasarlamayı sevmek gerekiyor. İlkokul ve ortaokul süresince de bu hayalim değişmedi ve lisede moda tasarım üzerine okumak istedim. Bu alanda en iyi okulları araştırdım ve Cağaloğlu Anadolu Moda Tasarımı Meslek Lisesi’ne girdim. Türkiye’de bu işin eğitimini görmeye lise çağlarından başlayan moda tasarımcısı çok az. Ben çok hevesliydim. Dört yıl boyunca, modanın tarihinden kalıp çıkarmaya, ölçüp biçmeye kadar her şeyi öğrendim ve bitirme defilesiyle mezun oldum. Herkes ünlü olduktan sonra, moda tasarımcısı olur. Ben öyle değilim. Bu zaten benim eğitimini aldığım ve istediğim bir işti.
Ailede bu alanda çalışan ya da bu işle uğraşan birileri var mı?
Hayır yok. Bu tamamen benim hevesim ve isteğimdi.
Bir dönem katıldığınız modellik yarışmasında da, “İleride moda tasarımcısı olmak istiyorum” gibi bir cümle kurmuşsunuz. Moda tasarımcısı olma hayali varken o halde neden modellik yarışmasına katıldınız?
O yarışmaya 15 yaşında katıldım ve videoları da izleyebilirler, benim ilk olarak söylediğim şey: “Ben buraya geldim ama benim istediğim şey moda tasarımcısı olmak.” Çünkü herkes küçük yaşlarımdan beri fiziğime övgüler yağdırıyordu. Hem ortamı, hem insanları tanımak adına katıldım. Bir de 15 yaşında, öyle iyi isimlerin olduğu bir yarışmaya katılmışım. O kadar küçükken herkes, giyinip süslenip o podyumda yürümek ister. Bu da kötü bir şey değil. Ama ben defilelere çıkmadan önce ellerimle kumaşları incelerdim. Aklım hep diğer taraftaydı. Benim amacım ünlü olmak değildi. Güzel kız tasarımcı olamaz mı (gülüyor)? Ne yapabilirim, ben giyinmeyi de seviyorum, giydirmeyi de. Ben mesela yanımda güzel giyinen arkadaşlarımın olmasına bayılıyorum. Bir yerlere çıkacağımız zaman arkadaşlarımı ararım, “Benim ne giyineceğimi boş ver ama sen güzel ve bakımlı ol” derim. Belki de bu kendime güvenimle alakalı.
Yarışmadan sonra modellik yaptınız mı?
Bir yıl boyunca yaptım. Bir yıl içinde de birçok iyi tasarımcının defilesine çıktım.
Genelde genç kızların çoğu o büyülü dünyanın, podyumun, spot ışıklarının hayalini kurar. Siz defilelerden sonra moda tasarımcılığından vazgeçip manken olarak devam etmeyi düşünmediniz mi?
Hayır. Çünkü benim annem ve babam beş vakit namazında insanlardır. Dindar bir aileden geliyorum.
Peki, aileniz o bir yıl boyunca mankenlik yapmanıza nasıl izin verdi?
Ne yapsın annem, babam? Babam kapıyı kilitledi, ben camdan çıktım. Dinlemeyen benim. Annemi defilelere sürüklüyordum. Gerçekten üstümde hakları büyük... Annem her zaman der, “Bizi ne uğraştırdın Şeyma” diye. Bir kere benim ailemi medyada gördünüz mü? Onlar böyle şeylerden hiç hoşlanmazlar.
‘AİLEM GELDİĞİM NOKTADAN MEMNUN’
Peki, şu anda geldiğiniz noktadan memnunlar mı?
Tabii ki memnunlar. Mesela Fashion Week’teki defileme geldiler. Gözleri doldu defileyi izlerken. Babam, “Beni çok gururlandırdın Şeyma. Bu kadarını beklemiyordum” dedi. Kendi tırnaklarımla bir yerlere gelip, bir şeyler başardığım için çok mutlular. Ben kaderimi değiştiremem. Ben başarılıyım ki buradayım. Ben bu işten hiç anlamıyor olsam arkamda olanlar bana destek vermezler. Bu tamamen başlangıç, çok daha iyi yerlere geleceğim. ‘Şeyma Subaşı’ markasını insanların aklına istemeye istemeye kazıttım. Bundan sonra tasarımcı kimliğimle daha da başarılı işler yapacağım.
Üniversitede de moda tasarım bölümüne girmişsiniz. Peki üniversiteden mezun oldunuz mu?
İstanbul Aydın Üniversitesi’ni kazandım. İki yıl okudum, sonra okulumu dondurdum. Çünkü ‘Yok Böyle Dans’ yarışması başlamıştı. Haftanın yedi günü 40 tane kıyafet yapıyordum o zamanlar. Bir de düşün ki, bu insanların hepsi ünlü ve hepsinin ne olursa olsun egoları var. Sonuçta herkesin, benim bile egom var. Onları memnun etmek zordu ama ben memnun edebildim. Gerçi onlar da hep desteklediler “Birinin arkasında olması önemli değil, sen gerçekten başarılısın” diye... Mesela Pascal Nouma’nın koştura koştura bacak boyu provasını almaya gitmiştim. Dans provasından çıkmıştı ve şapır şapır terleri üzerime damlıyordu (gülüyor). Hızlı ve seri bir şekilde herkese yetişmeye çalışıyordum. Sabah 03.00’lere kadar çalıştım.
Sanıyorum ‘Yok Böyle Dans’ ilk profesyonel iş deneyiminizdi. Bu kadar profesyonel bir işin içinde henüz üniversite öğrencisiyken yer almak, bu fırsatı yakalamak size neler hissettirdi?
Zaten bana güvenildiğini bildiğim için, ekstra bir sorumluluk hissedip, bu işe daha da fazla sarıldım. Müthiş bir deneyimdi. Kıyafet bitince atölyede kendim dans edip denerdim bir falso olmasın diye (gülüyor). O zamanlar 19-20 yaşlarındaydım. Şu anda 24 yaşındayım ve düşündüğümde, “Ben nasıl yapmışım” diyorum. Şu an zaten hayatımda Melisa olduğu için öyle bir yoğunluğu kesinlikle kaldıramam. O dönem, o yoğunluk bana okul gibi geldi. Sonra da zaten üniversiteye dönmek gibi bir şey istemedim, çünkü bu işler için okuldan mezun oluyoruz. Tasarımcılık; doktorluk, mühendislik gibi bir meslek değil. Yetenek gerektiriyor. İyi ki de böyle olmuş. Kaderim böyle olduğu için çok mutluyum. İyi ki de bunları yaşamışım. Şükürler olsun.
‘Nini’ adlı bir mağaza da açtınız; hala devam ediyor, değil mi?
Ben mağazada kendi tasarladığım ürünlerimi satıyordum. Satıyordum diyorum çünkü iki ay sonra kapatıyorum. Orada mağazanın alt katında, müşterilerime özel, istedikleri gibi kıyafetler hazırlayıp dikiyordum. Orası da çok yoğun geçiyordu. Özellikle mezuniyet dönemlerinde çok iş alıyorduk. Fakat sonra ben hamile kalınca, hamileliğimi Miami’de geçireceğim için o dönemde de kapatmıştık mağazayı. Stresten uzak kalmak istedim. Sonra Türkiye’ye dönünce yeniden açtım ama mağazaya hiç alışamadım. Çünkü evim İstinye’de, atölyem Akatlar’da ve mağazam Nişantaşı Abdi İpekçi’deydi. Tüm vaktim trafikte geçiyordu. Zaten Melisa doğduğundan beri hiçbir şeye sabrım, takatim yok. Bunu her şeyle ilgili olarak algılayabilirsiniz. Ben de trafikte geçirdiğim vakti, Melisa’ya ayırmak istiyorum. Bu yüzden Şeyma Subaşı tasarımlarını artık online olarak satacağım. Çünkü bu olaya artık sadece designer olarak devam etmek istiyorum. Bir de Akatlar’da çok güzel bir yer buldum ve bir showroom açıp, kendi markamın haute couture ürünlerini sergileyeceğim. Randevuyla çalışıp, özel dikim yapacağım.
‘ÇOK GÜZEL BİR HAMİLELİK GEÇİRDİM’
Nasıl geçti Miami’de hamilelik günleriniz?
Yürüyüşümü, sporumu, yogamı yaptım. Sağlıklı beslendim. Orasının pozitif enerjisi yüksek... İnsanın ruhuna işleniyor. Şu anda düşünüyorum da, o kadar güzel ve rahat bir hamilelik yaşadım ki, şükürler olsun. Her şey çok iyiydi. Normal doğum yaptım. Doğum da çok rahat geçti. Melisa’yı hemen kucağıma verdiler ve hemen kalktım, ayaklandım. Hatta ikinci gün Melisa’yı alıp, Miami’de bir Japon restoranına gittik.
Melisa’yı kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
Her zaman söylüyorum, anlatılmaz, yaşanır bir duygu. Annelerimiz, “Anne olunca anlarsın” diyorlar ya, gerçekten doğru. Çünkü o doğduktan sonra onun parmaklarına ve yüzüne bakıyorsun ve “Bu benden nasıl çıktı” diyorsun (gülüyor). İki ay boyunca yardımcım olmadı, kendim baktım. Melisa’dan sonra artık büyüdüm, hayatın laylaylom olmadığının farkına vardım.
Miami’de yanınızda kim vardı?
Annem vardı. Benden üç ay önce de ablam doğum yapmıştı ama onun bebeğini kucağıma alıp tutamıyordum. Kendi bebeğim oldu, sanki 10 tane çocuk doğurmuşum gibi bakmaya, kucağıma almaya başladım (gülüyor). O kadar garip bir duygu ki, geceleri uyumuyorsun zaten ama yine de hep mutlusun.
Mercedes Benz Fashion Week kapanış defilesi sizinkiydi. Nasıl geçti sizin için defile? Koleksiyona beklediğiniz ilgiyi görebildiniz mi?
Tahmin ettiğimden güzel geçti demeyeceğim ama tahmin ettiğim gibi geçti diyebilirim. Zaten IMG’den de geçerli notumu aldım. Tabii ki de eksiklikler var ama mart ayında hiç eksiğim kalmayacak inşallah. Defilemin ertesi günü telefonlarım susmadı. Gazetelerde çok güzel lanse edildi. Sadece birileri var diye değil, benim başarımdan dolayı aldım bu tebrikleri. Ama ben zaten buydum, bu işin eğitimini almıştım. Siz beni yaşanmışlıklardan dolayı tanıyor, adımı öyle duyuyor olabilirsiniz ama ben moda tasarımcısıyım.
Hazırlık süreci nasıl geçti?
Benim 20 gün kala gireceğim kesinleşti. O kadar kısa sürede bu defileyi çıkardık. Aslında çok daha güzel bir şeyler yapabilirdim ama zaman çok kısıtlıydı. Ama gelecek fashion week’lerde çok daha iyi olacağım.
Hırslı biri misiniz?
Hırslıyım ama bana zarar verecek şekilde değil. Benim çevremde çok hırslı olan insanlar var. Kendilerine kötülük yapıyorlar, farkında değiller. Çünkü fazla hırs hiçbir zaman iyi değildir. Başarmak için hırs gerekli ama yeteri kadar diyebilirim.
Şeyma Subaşı adı geçince insanların aklına ne gelsin istersiniz?
Tamamen hakkımdaki önyargıların silinip, beni tanıyıp da hakkımda öyle yorum yapmalarını isterdim. Çünkü önyargı ve iftira çok kötü bir şey... Başkaları iftira ettiğinde bana bir şey olmuyor, kendilerine yapıyorlar. Beni artık Melisa’nın annesi ve iyi bir moda tasarımcısı olarak bilsin insanlar.
‘DÜŞMANIM ÇOK’
İşin şöhret kısmına, hem çok yakın, hem de çok mesafelisiniz. Bilinçli bir duruş mu bu?
Hayatımda hiçbir şey için plan yapmadım. “Ben şöhret olmalıyım” diye planlarım olmadı. Ben gününe göre yaşayan biriyim. Hep duygularımla yaşıyorum, mantığımla hareket etmiyorum.
En büyük destekçiniz kim?
Ailem, Melisa’m.
Sizce dostunuz mu çok düşmanınız mı?
Bence düşmanım çok. Tanıyan seviyor da, tanımayan benden nefret ediyor.
Hayattaki en büyük başarınız sizce ne?
Melisa (gülüyor).
Peki, en büyük yenilginiz nedir?
Hiç yenilmedim desem (gülüyor)… Çünkü yenilsem bile kaderim buymuş diyorum ve hiç üzülmüyorum. Kötüden iyi şeyler çıkaran bir yapım var. Şu anda hayatımın en mutlu dönemindeyim. Benim hakkımda kötü haberler yapılsa, söylense bile vicdanım rahat. Ben size değil, Allah’a hesap vereceğim! Ama illa bir yenilgi söyle dersen, iki buçuk yıl önce alkol kullanıyordum, o benim yenilgimdi, ama şimdi tövbe ettim kullanmıyorum. Zaten namaz kılıyorum.
İnançlı birisiniz, değil mi?
Evet çok. Orucumu tutarım, namazımı kılarım. Ama içki içene de karışmam. Herkes kendi bilir. Kimseyi, “Sen cehennemliksin” diye yargılamam. Mesela dün namaz kılıyordum, Melisa da yanıma ellerini koyup, beni taklit ediyor. Onu öyle görünce gülümsedim. Tam fotoğraflıktı. Ama Instagram’a koymadım. İnsanlar hemen eleştiri yağmuruna tutabiliyor.
Sosyal medyada adınıza hakarete varan cümleler kurulduğunda neler hissediyorsunuz?
Yorumu okuyunca hemen siliyorum. Hiç takmıyorum. Tam tersi beni güçlendiriyorlar. Beni gaza getirmekten başka bir işe yaramıyor kötü yorumlar.
‘MELİSA’NIN KARAKTERİ BABASINA BENZİYOR’
Bu kadar koşturmanın arasında annelik nasıl gidiyor? Sanıyorum bu konuda hassassınız, fazla ilgili bir annesiniz.
Melisa çok pozitif bir bebek... Doğduğundan beri hep geziyor. Bu da kimseyi yabancılamamasını sağladı. Herkesle iyi anlaşıyor ve beni yormuyor. Zaten bir yardımcım olduğu için işim varken bebeğimle o ilgileniyor. Atölyemde de Melisa’nın odası var. Hatta buraya bile geldi, görüyorsun ne kadar pozitif bir bebek olduğunu. Genç anne olmak da çok güzel bir duygu… 30 yaşında olan arkadaşlarıma “Aa, hala doğurmadın mı, çok geç kalmışsın” diyorum (gülüyor).
Melisa’nın hangi yönleri size, hangi yönleri babasına benziyor?
Melisa’nın yüzü tamamen bana benziyor. Kimse bana Melisa babasına benziyor demesin lütfen! Hiç bunlara gerek yok. Babası da kabul ediyor zaten. Melisa dış görüntü olarak bana benziyor. Ama huzuru ve sakinliği babasına benziyor. Yani dışı bana, içi babasına benziyor.
Peki, kardeş düşünüyor musunuz?
Bu soruya cevap vermeyeceğim.
Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.
Etiketler: şeyma subaşı röportaj mgd haber güncel m041028Bu habere yorum yapan ilk siz olun!
Türkiye'nin en kolay okunan haber sitesi olarak siz okuyucularımıza daima güvenilir ve objektif yayıncılık anlayışımızla hizmet vermekteyiz.
En güncel ekonomi haberleri, borsa durumu, finans,
en yeni spor, sanat ve tarafsız siyaset haberlerine günlük olarak ulaşabileceğiniz geniş bir platform. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, renkli görselleri ile, detaylı ancak bir o kadarda kısa ve
öz yazılan içerikleriyle haber magazin Mgd Tv hizmetinizde.