Özcan Deniz’in kamera önüne geçmeyip sadece yönetmenlik yaptığı ilk filmi “Sevimli Tehlikeli” dün vizyona girdi.

Filmin başrolünde ekranın genç yüzlerinden Ayça Ayşin Turan da var. Genç oyuncu Habertürk'ten Gizem Sevinç Selvi ile bir röportaj yaparak "Özcan Deniz eli maşalıydı" dedi.

İşte o röportaj.. 

- Masalsı öğeler barındıran bir hikâye izleyeceğiz sanırım...

Öyle, ama sadece masalsı da diyemem. Filmin çok güzel bir konusu ve hikâyesi var. Ayrıca masallardan küçük küçük, izleyicinin zevk alabileceği dokunuşlar olsun istedik.

- Sen seviyor musun böyle hikâyeleri?

Çok seviyorum hem de. Masal kuşağının elinde yetişmiş bir kızım ve zaman zaman kendi kendime karaladığım hikâyelerimde de ufak tefek fantastik öğeler mutlaka oluyor. Aksiyonu da yüksek bir film aslında...

- Fantastik hikâyeler yazdığından bahsettin, hayallerde yaşayanlardan mısın yoksa?

Hayal kurmak bizi ayakta tutuyor. Hayal kurarım ama hayallerle yaşamam. Tecrübelerim bana bir ayağımın hep yerde olması gerektiğini gösterdi. Çünkü hayal kurup kendinizi ona sıkı sıkıya bağladığınızda, işler beklediğiniz gibi gitmezse her şey darmadağın olabiliyor. O yüzden gerçekçiliğimi asla kaybetmiyorum.

- Burcun ne?

Akrep, o yüzden hem hayalci hem gerçekçiyim.

- İlk sinema filmin bu...

Evet, ilk sinema filmim. Oynadığım Karagül ise ikinci dizim.

- “Televizyon mu sinema mı?” diye sorsam...

Sinemanın yeri bende bambaşka ama ikisi de olmalı. Beyazperdede kendimi görmek en büyük hayalimdi.

‘SAHNE TOZUNU YUTTUM’

- Gösterimden önce kendini izleyebildin mi?

Kendimi galaya sakladım. Ama menajerim ham halini izlemiş ve o haliyle bile çok beğendiğini söyledi. Onun yalancısıyım. En büyük hayalimi gerçekleştirmiş oldum, umarım devamı da gelir. Sinemanın tozunu yuttum mu derler artık, inanılmaz keyifliymiş gerçekten.

- Sahne tozu...

Evet. Kamera arkasına niyetlenip sinematelevizyon okurken kamera önünde buldum kendimi.Özcan Deniz’le çalışmak nasıldı?

- Çok keyifli.

Şarkıcı ya da oyuncu olarak tanıyoruz onu ama bir yönetmen olarak sen nasıl tarif edersin?

“Eli maşalıydı” diyorum, kızıyor. Ama kamera önünü, oyunculuğu çok iyi bildiği için oyuncunun ruh halini çok iyi analiz ediyor. Bir kere oyuncudan ne alması gerektiğini iyi biliyor. O yüzden ilk sinema deneyimimde onun gibi bir yönetmenle çalışmak benim için büyük avantaj oldu.

- Sinemadan gelmemesine rağmen profesyoneldi öyle mi?

Fazlasıyla. Mesela Karagül’de kısa bir dönem oyuncu olarak çalışma fırsatım olmuştu. Her şeyden önce çok disiplinli. Setine hâkim, zaten filmi kafasında çoktan çekmişti. Bize sadece onun istediklerini vermek düştü. Onu da başarabilmişizdir inşallah.

‘PERDE, YENİ YÜZ İSTİYOR’

- Son dönemde televizyon ve sinemada başrollerde daha genç isimler tercih ediliyor. Senin için de geçerli bu, çok genç ve yeni bir yüzsün. Ne düşünüyorsun bu konuda?

Belki perde yeni yüz istiyordur artık. Evet, çok deneyimli ve başarılı oyuncular var ama bir yere kadar. Yapımcı ve yönetmenlere de sormak lazım tabii ki. Ama izleyiciler yeni yüzler görmek istiyor ve yapımcılar da onlara bunu sunuyor olabilir.

‘STAR OLMAK GİBİ BİR DERDİM YOK’

- Eskiden star olmak, ulaşılmaz olmak demekti. Sosyal medyada olmak, her an birilerinin sana dokunabilmesi o büyüyü bozmuyor mu sence?

Star olmak gibi bir derdim yok ki. Biz de halktan insanlarız sonuçta, tek fark biraz daha tanınıyor olmamız.

- Hep böyle mütevazı kalabilecek misin?

Bana ulaşılabilmesinden memnunum. Benimle benden çok uğraşıyorlar, fotoğraflarımı kırpıp biçiyorlar. Hoşuma gidiyor yani. Zaten göz önündeyiz, her şeyimizle onlarınız ama yine de bir özel hayatımız var. Onu da korumaya çalışıyorum.

- Neler planlıyorsun?

Sinema mı var bundan sonrası için aklında? Geleceğe endeksli yaşayan biri değilim. Ânı yaşıyorum. Tabii ki hedeflerim var. Umarım çok güzel şeyler olur,oyunculukta adım adım kendimi geliştirebilirim. Şimdilik en büyük arzum bu. Hızlı değil, emin adımlarla oyuncu olmak istiyorum.

- Twitter’ına baktığımda zaman zaman çok duygusal şeyler yazdığını gördüm.

Aslında Instagram’ı daha çok kullanıyorum. Twitter’da genelde işle ilgili şeyler paylaşıyorum, karagül hashtag’iyle paylaşılan şeyler de hep çok dokunaklı galiba. Benim duygusalım Karagül yani.

- ‘Miranda güzel kadın ama ben de Ayça’yım’

- Miranda Kerr’e benzetiyorlar seni...

Her renkli gözlü, kumral kadın birilerine benzetiliyor. “Hepimiz birbirimize benziyor olabilir miyiz” diye düşünüyorum bazen. Bu benzetme durumu hiçbir zaman bitmeyecek, Miranda Kerr’le başladı, şimdilik böyle devam ediyor.

- Kendini ona benzetiyorsun yani...

Benzetmiyorum açıkçası. Evet çok güzel bir kadın ama çok başka hayatlarda, çok başka şekilde yaşıyoruz. Ona benzemek ya da benzememek gibi bir derdim yok, ben Ayça’yım çünkü.

Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.