- Paralel yapıya girmeden meydan hemen tepkisini ortaya koyuyor. Öbür taraftan bakıyorsun fotomontaj ile uğraşıyor. Bulamadıkları şeyi montaj diye yakıştırıyorlar. Onlar bunlarla uğraşsınlar biz yolumuza devam ediyoruz. miili irade sandıkta en güzel şekilde tecelli edecek.
- Gittikçe hırçınlaşma var. Örneğin İstanbul'da Trabzonlular gecesi var. Toplum sizi kabullenmiyor. Kalkıp siz ona siyasetçi olarak yumruk atarsanız sizin nasıl bir hazımsızlık içinde olduğunuzu gösteriyorsunuz. Üstüne o şahız Ak Partiliyim diyor.
- Eğer sen istanbula beelediye başkanı olamaya karar vermişsen, sen herkesin belediye başkanı olacaksın sadece chp'nin değil. temenni ederimki bu tur şeyleri yaşamayız ve sandıktan en güzel neticeyi alırız.
- Bugün Elazığ ve Malatya'daydım. Gördüm ki, bu olaylar halkı çok ciddi şekilde kentlemiş.
- İstanbul'a belediye başkanı olmaya kalkmışsan, tüm İstanbulluların belediye başkanı olacaksın, CHP'lilerin belediye başkanı olmayacaksın. (Trabzon'da vatandaşa yumruk atıp, daha sonra da "o vatandaş değil, AK Partili" diyen Mustafa Sarıgül'e)
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN MUSTAFA KOÇ İLE GÖRÜŞMESİ
Başbakan Erdoğan, başka bir gazetecinin, "Bildiğim kadarıyla sizden randevu isteyen bir takım insanlar kuyrukta bekliyor. Ünlü medya patronuna randevu vermeyeceğinizi, söylediniz. Mustafa Koç'a da şu ana kadar talebe rağmen randevu vermiyordunuz. Mustafa Koç'un Fethullah Gülen ile neler konuştuğu Hürriyet'te verdiği röportaj yayınlandığı gün siz de onu kabul ettiniz, Koç kardeşleri. Bir söylenti duydum, sizden randevu alabilmek için bir dış ülkedeki yüksek kişiden aracılık istemişler. Doğru mu?" şeklindeki soru üzerine de "Doğru ama ismini benden almayın" yanıtını verdi.
Gazetecinin, "Ben söylesem olur mu, Barzani. Yani Mustafa Koç'un sizle görüşmesi için ne tür bir ilişki anlamıyorum" sözleri üzerine, Erdoğan, şöyle devam etti: "Kendileri böyle bir ricada bulundular. Şimdi şöyle, tabii Koç Grubu'nun Kuzey Irak'ta da yatırımları var. Dolayısıyla bu yatırımlar sebebiyle herhalde orada bağlantıları oluyor ama bizim tabii aslında randevu olayı Ali Bey'den geldi. Ali Bey'den gelince dedim büyük ihtimalle Ali Bey yani son zamanlarda gerek Fenerbahçe vesaire gibi konularda benle görüşecek, dedim. Tabii Mustafa Bey ile ilgili konuda daha önceden olunca ben özel kalemime o zaman dedim ki 'ikisi abi kardeş beraber gelsinler. Geldiler, tabii biz açıkçası Hürriyet'teki o söyleşiye de hiç girmedik. Hiç o konuya da yani böyle böyle dediniz. Hiç ona girmedim. Sadece orada bizim şeyimiz, özellikle yapacakları yatırımlar noktasında konuşmalarımız oldu. Hatta Kuzey Irak ile ilgili konulara da yani girmedik. Ağırlıklı olarak şu anda Kocaeli Yeniköy'de bir büyük yatırımlarından bahsetti ki, o da 400-500 milyon dolar civarında yatırım. Mayıs ayında açılışına, yani ısrarla şahsımı, olmadığı takdirde temsil edeceğiniz bir bakan arkadaşın orada olması veyahutta malum Ford'un başındaki zat, o da gelecek dediler bir randevu verin dediler. Dedim buyursun gelsin randevu veririz dedik. Özeti bu." Gazetecinin, "Uganda rafinerini alacaklar mıymış, gerçekten" soruna da Erdoğan, "Hayır onlara girmedik" yanıtını verdi.
Başbakan Erdogan, başka bir gazetecinin, "Aydın Doğan için Barzani ararsa herhangi bir imkan olabilir mi?" soru üzerine de şunları kaydetti: " Aydın Doğan'ın işi zorlaştı. Yok o daha farklı yerleri devreye sokması lazım. Çünkü şu anda yayın politikalarıyla bi defa çok çok ahlaki olmayan yollara giriyorlar. Özellikle köşe yazarlarıyla vesaireleriyle yani hiç böyle bir ahlak, şu bu filan diye bir şey yok. Tamamen zaten paralel yapının adeta bir yayın organı gibi şu anda bir çalışmanın içinde. Köşe yazarları hakeza öyle. Ki bunların içeresinde birini ben geçenlerde deşifre ettim biliyorsunuz. Şu anda Meclis başkan vekillerinden hanımefendiyle aralarında geçen bir yine telefon dinlemesi olayından dolayı açtıkları mahkeme ve bunun neticesinde de buradan aldıkları cesaret ve bunları şey yaptım. Tabii birçok şey Anayasa, yasa ihlalleri oluyor. Anayasa ihlali oluyor. Bunu savunuyor. Bunu savunan gazeteyle nereye gidersiniz. Meclis'te bunlar yapılıyor, kalkıyor bunu savunuyor. Yasa ihlalleri yapılıyor ve bunları savunuyorlar. Şimdi bu insanlara biz kalkıp da buyrun gelsin de konuşalım iyi oluyor filan böyle bir şey diyemem. O bir defa yaradılışıma fıtratıma ters."
"BU İNSANLARA GEL KONUŞALIM DİYEMEYİZ"
Erdoğan, "Şu andaki yayın politikarlı ile ahlaklı olmayan bir yola giriyorlar. Tamamen paralel yapının bir çalışması içinde. Köşe yazarları keza aynen öyle. Geçen günlerde ben bu yazarlardan bir tanesini deşifre ettim. Anayasa ihlallerini savunan bir gazeteci ile nereye gidersiniz. Bu insanlara gel konuşalım diyemeyiz." dedi.
"GEREKİRSE FACEBOOK VE YOUTUBE'U KAPATABİLİRİZ"
Başbakan Erdoğan, yayınlanan ses kayıtlarıyla ilgili, "Bu milleti Youtube'a Facebook'a yediremeyiz. Kapatılmaları da dahil." dedi.
İnternet yasasına malum çevreler itiraz ettiler. Yapabileceğimiz kadarını yaptık. O alanda da 30 Mart'tan sonra atacağımız yeni adımlar var. Bu konuda kararlılığımız var. Bu milleti Youtube'a Facebook'a yediremeyiz. Kapatılmaları da dahil.
"YARGIYIDA O ŞEKİLDE DİZAYN ETMİŞLER"
- Şu anda yargı adil bir karar verebilecek durumda değil. Çünkü yargıyıda o şekilde dizayn etmişler. Bunun o şekilde düzenlenmesi lazım önce. İstediğini istediği zaman istediği şekilde dinliyor. Bunların hepsini yaptılar ve yapıyorlar. Yüz binlerce insanı dinlediler.
- Yaptıkları atamalar neticesinde savcılar karıştırdıkça başka şeyler çıkmaya başladı. Bu arada bir çok CD vs kaçırılmış durumda.
- Şimdi yargıya geldiğimiz zaman orada da farklı bir düzenleme var. Bizim başımızda bilir kişi denilen bir bela var mesela. Kime göre belirlenecek bu bilir kişi. Bu kişi ajanı da kurtarıyor, casusu da kurtarıyor.
- Ulusal güvenliğimiz tehtid altındadır. Ulusal güvenliğimizi güvende altına almak için ilk yapacağımız şey yargıdaki düzenlemelerdir.
- 30 Mart'tan sonra yargıda düzenleme yapacağız.
"30 MART'TAN SONRA KESİN ADIMLAR ATACAĞIZ"
Başbakan Erdoğan internet düzenlemesi ile ilgili olarak, "İnternet yasasına malum çevreler hemen isyan ettiler. Bu alanda bile 30 Mart'tan sonra kesin adımlar atacağız. Devletin bütün kurumlarında bunlar var. Fakat bizim şu andaki tek hedefimiz karar mekanizmalarını temizlemek." açıklamasında bulundu.
"30 MART AKŞAMI MONTAJI GÖRECEKLER"
"Öbür taraftan da bakıyorsunuz, muhalefet ikide bir fotomontaj, photoshop filan diyor. Hepsi ortada işte. hepsi Malatya'da meydanda, Elazığ'da meydanda" ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti: "Demekki bunların montaj tekniği çok çok farklı. Bulamadıkları şeye hemen montaj diye yapıştırma yapıyorlar. Onlar onunla oyalana dursunlar. Biz yolumuza aynı şekilde devam ediyoruz. 30 Mart akşamı zaten montajı görecekler, photoshopu görecekler. Milli irade sandıkta en güzel şekliyle tecelli ederek gerekli cevabı en güzel şeklinde verecek."
Başbakan Erdoğan, seçim öncesi provokasyon riski görüp görmediğinin sorulması üzerine de sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğrusu ben bu tür şeyleri beklemiyorum ama olmaz da diyemeyiz. Niye? Çünkü gittikçe hırçınlaşma var. Örneğin İstanbul'da Trabzonlular gecesinde, düşünün, yani sizi kabullenmiyor, toplum ve siz çıkarken oradan birisi belki laf da atmış olabilir ama kalkıp da siz ona yumruk atarsanız bir siyasetçi olarak bunun nasıl bir hazımsızlığı meydana getirdiğini, ortaya koyduğunu orada görmüş oluyoruz. Bu şunu getirir demek ki yaptırdığınız kamuoyu araştırmalarında vesaire beklediği neticeyi göremeyince artı bir hırçınlaşma başladı. Ertesi gün de Eyüp'de yine konuşma yaparken, bir tane vatandaş alkışlamıyor, alkışlamayınca 'teneke gibi orada niye duruyorsun, çek git' diyor. Alkışlar veya alkışlamaz. Sen Trabzonlular gecesine geliyorsun. Ondan sonra da bugünkü gazetelerde açıklamalarına bakıyoruz, diyor ki o zaten AK Partili diyor. Fatih Belediyesindeki AK Partili belediye başkan yardımcısının kardeşi, diyor. Olabilir, adam Trabzonlu. Adam Trabzonlular gecesine geldi, CHP'liler gecesine gelmedi ki. Dolayısıyla Trabzonlular gecesinde orada her siyasi partinin mensupları vardır. Ama sen İstanbul'a eğer belediye başkanı olmaya karar vermişsen, sen tüm İstanbulluların belediye başkanı olacaksın. CHP'lilerin belediye başkanı olmayacaksın. Dolayısıyla mesajını buna göre vermek zorundasın. Ama sen ilk elde bir defa kaybettin işi. Niye? Dedin ki, o AK Partililerin. Sen AK Partililerin belediye başkanı olmayacak mısın? Böyle bir mantık olmaz. Böyle bir ilişki olmaz. Bu tabii bir sertleşmeyi getiriyor. Ama bazı illerden verdiğiniz örnekler ki aynı şey mesela Karedeniz'de olmuş, Rize'de, Trabzon'da olmuş. Tabi nasıl oldu, niye oldu, neden dolayı böyle bir tablo orada meydana geldi, bilemiyorum ama siyasetin içinde zaman zaman bazı yerlerde biz bunları yaşadık. Ben de bundan önceki seçimlerinde Hopa'da benzer bir şeyi yaşamıştım. Temenni ederim ki bu tür şeyleri yaşamayız, gayet güzel demokratik bir şekilde sandıklara gitme fırsatı buluruz ve sandıklardan en güzel şekilde, en güzel neticeyi layıkı neyse sağlam irade olarak alırız."
"REFERANDUM KARARI VERME YETKİLERİ YOK"
Başbakan Erdoğan Ukrayna'da yaşanan Kırım sorunuyla ilgili " Bu konu ile ilgili bii bağlayan bazı ulusalararsı bazı anlaşmalar var . Her şeyden önce bir NATO ülkesiyiz. Öğrendiğim kadarıyla bir özerk cumhuriyet olarak böyle bir referandum kararı verme yetkileri de yok. Dolayısıyla bu Ukrayna'yı çok zor bir yöne doğru götürür. Putin'le ağırlıklı olarak Kırım Özerk Cumhuriyeti hakkında konuştuk. Ayrıca Putin ile yaptığım görüşmede, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünüz korumak için bütün gayretimizi göstermek zorundayız diye belirttim ve o da bu görüşüme katıldı." dedi.
"UKRAYNA'YA YAZIK OLUR"
Erdoğan, "ABD'nin bu tavrı ne denli devam eder tabi onu da bilemiyorum. Biz Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılmasını düşünemiyoruz. Ukrayna'ya yazık olur. Ukrayna'daki sokaka gösterileri merkezden yönetildi. Bizdeki gezi olaylarındaki aynı şeyler Ukrayna ve Mısır'da da vardı. Kırım hiç bir zaman sağlıklı bir yaşama kavuşamadı. Bizim Tatar kardeşlerimizie çok ciddi destekerlerimiz oldu. Okul yaptıdık, tarihi eseleri restore ettik, özgüvenleri gelişsin diye..." açıklamalarında bulundu.
"SURİYE'Yİ KİM AYAĞA KALDIRACAK?"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Suriye'de yaşanan olaylar ile ilgili, "Suriye konusunu Soçi'de Putin ile görüştüm ve ona Suriye'yi hala Rusya ve İran'ın silahlandırdığını söyledim. Suriye böyle gittikçe daha iyiye gitmiyor. Yarın bu Suriye Esad'a kalsa bile Suriye'yi kim ayağa kaldıracak. Esad mı kaldıracak? Dünya hala kimyasal silah konvensiyonel silah ayrımını yapmakla en büyük hatayı yapıyor." dedi.
"HERHANGİ BİR TANIMI OLABİLİR Mİ?"
Erdoğan yasadışı dinlemelerle ilgili, "Kılıçdaroğlu ve yanındaki hukuçuların hukuki alt yapısı olmayan insanlar. Bu insaların yasa tanımı yada yasalarla ilgili her herhangi bir tanımı olabilir mi? Türkiye de bazı medya grupları yalanları sahiplenmeye çalışıyor. Dinlenmemiz anayasaya, yasaya aykırı. Ben bakanımla kriptolu telefondan görüşüyordum. bu telefonları kim dinliyor? Telefonlar TÜBİTAK'ın çünkü... Bunların biz SSK genel müdülüğünü biliriz. Biz hastanelerin eczanesine inerdik ilaç alamazdık. İlacın yarısı var yarısı yok. Şimdi bu ülkeyi biz idare ediyoruz ve vatandaş çok memnun." açıklamalarında bulundu.
"BAŞBAKANI DİNLEMEK CASUSLUK SUÇUDUR"
- Şimdi anayasa seçimlerinde bunların tabi çok hırslı bir açlışması oldu. ve bu çalışmalara yine biz iyi niyetle baktık. seçimden sonra atamalar başlayınca orada bazı şeyler beni rahatsız etmeye başladı.
- Ben kişileri tek tek tanıyamam ki. benim adalet bakanlığımdaki isimler tanıyacak
- MİT müsteşarımız ile alakalı olan olayda rol alanları görünce dedik ki bu iş böyle olayacaj. 7 şubattan sonra yoğurdu üfleyerek yemeye başaladık. sadece bu konuda değil. bir çok bakanlıkta.
- Başbakanı dinlemek casusluk suçudur. 1980 bu işin başlangıcıdır. 34 yıldır bu çark çalışıyor ve şu anda zirve yapmıştır.
- Bu zırvalık projesini başarılı bir şekilde uyguladılar. Bundan sonra bizim vatanımıza olan sevgmizi el birliği ile ortaya koymamız lazım. Bunlarda yalan meşrudur. iftira, fitne meşrudur. Bunlar dini cemaat değildir. Tamamen siyasi bir örgüttür.
-Cemaatten büyük kopmalar var.
OBAMA İLE GÖRÜŞME
- Ben sayın Obama ile de bu konuyu görüştüm ondan da umutluyum. Ülkemdeki huzursuzluğun kaynağı oradadır ve sizden gerekeni bekliyorum dedim. Amerika'nın iç güvenliğini tehdit edenleri nasıl benden istiyorsanız bende sizden bu konuda yardım istiyorum dedim ve o da olumlu baktı.