Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ'un tahliyesine karar verildi. Tahliye haberinden sonra önce avukatı İlkay Sezer, sonra Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu açıklama yaptı. Şu anda Başbuğ'un cezaevinden çıktı. Canlı yayında konuştu.
Yurt dışına çıkış yasağı
İlker Başbuğ hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulması da kararlaştırıldı. Mahkeme, Başbuğ hakkında tahliye gerekçesi olarak, "Sabit ikametgah sahibi olması, sosyal durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanmış olması, tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması" hususlarını gösterdi.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yazılan 3 sayfalık kararda, Başbuğ hakkındaki suçlamaya, aldığı cezaya ve dava sürecine yer verildi.
Kararda, Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in tahliye talebine ilişkin dilekçesine değinilerek, Anayasa Mahkemesi'nin, "Başbuğ'un dava dosyasındaki mahkumiyet kararının gerekçesinin yasal süre içinde dava dosyasına konulmaması nedeniyle, tahliye talebi hakkında hüküm kurulmaması, gerekçeli kararın hazırlanmamasından dolayı dosyanın Yargıtay'a götürülememesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" şeklindeki kararına da yer verildi.
Gerekçeli kararın bugüne kadar yazılmadığı, resen de temyize tabi olan hükmün ve tutukluluk halinin devamı kararının Yargıtay tarafından incelenmesi olanağının da bulunmadığı belirtilen kararda, gerekçeli kararın tamamlanmasından sonra sanıklara, müdafilere ve vekillerine tebliği, buna karşı temyiz dilekçelerinin verilmesi, tebliğ süreci ve Yargıtay aşaması da dikkate alındığında sanık hakkında verilen hükmün esasen incelenmesi gerektiği vurgulandı.
Kararda, tutukluluk halinin Yargıtay tarafından değerlendirilmesi olanağının daha da geriye kalacağı göz önüne alındığında, bu sürecin sanığın mağduriyetine neden olabileceği belirtilerek, şu gerekçelere yer verildi:
"Sanığın sabit ikametgah sahibi oluşu, sosyal durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanıp davanın karara bağlanmış bulunması, tedbir niteliğindeki tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması hususları göz önüne alınarak karar alındı."
Kararda, Başbuğ'un tutuklanmasını düzenleyen "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarının yer aldığı tutuklama müzekkeresinden tahliye edildiği belirtilerek, Başbuğ hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmak suretiyle adli kontrol altına alınmasına oy birliğiyle hükmedildi.
2 yıl 2 aydır Silivri'de
Ergenekon davasında mahkemenin yaptığı suç duyurusu üzerine 6 Ocak 2012'de tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2 yıl 2 ayını Silivri Cezaevi'nde geçirdi.
Başbuğ'un, 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarının ardından yürütülen soruşturma sonucunda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davası kapsamında yargılanması süreci Ocak 2012'de başladı.
Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesince işletilen internet siteleri ve "internet andıcı"na ilişkin 22 sanık hakkında düzenlenen iddianameyi 29 Temmuz 2011'de kabul eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasıyla birleştirdi.
Sanıkları arasında emekli orgeneraller Nusret Taşdeler, Hasan Iğsız, tümgeneraller Hıfzı Çubuklu ve Mustafa Bakıcı, emekli korgeneraller Mehmet Eröz ve İsmail Hakkı Pekin'in de bulunduğu davada, mahkemenin yaptığı suç duyurusu üzerine Başbuğ, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 6 Ocak 2012'de tutuklandı.
Başbuğ hakkındaki Türk Ceza Kanunu'nun 312/1. maddesi gereğince, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle düzenlenen iddianame, 15 Şubat 2012'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.
Başbuğ hakim karşısına ilk kez 26 Mart 2012'de çıktı. Kısa bir konuşma yaparak savunma yapmayacağını söyleyen Başbuğ, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün tanık olarak dinlenilmesi sırasında ve esas hakkındaki savunma ve karar duruşması olmak yapmak üzere bazı oturumlara katıldı.
"İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasının Egenekon davasıyla birleştirildiği yargılama sürecinde Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş tarafından 2 bin 271 sayfadan oluşan esas hakkındaki mütalaa, 18 Mart 2013'te açıklandı.
Cezaevinde 4 kitap yazdı
Mütalaada, savcılar Başbuğ için TCK'nın 312/1'inci maddesi uyarınca "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Başbuğ cezaevinde kaldığı süre içerisinde, "20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk", "20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal", "Terör Örgütlerinin Sonu" ve "Suçlamalara Karşı Gerçekler" adıyla 4 kitap yazdı.
6 yıl 2 ay süren soruşturma ve dava sürecinde 321 duruşmanın görüldüğü 5 Ağustos 2013'te tamamlanan Ergenekon davasında Başbuğ, müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Avukatından açıklama
Kararın ardından gazetecilere açıklama yapan avukat İlkay Sezer, kendisine tebriklerin geldiğini belirterek, "İçerideki son masum insan dışarı çıkana kadar tebrikleri kabul etmeyeceğim. 26 aydır süren bir hukuksuzluk, dün Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile tespit edildi. Bugün de İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile şu an için ortadan kaldırıldı. Bu karar mağduriyetin ortadan kaldırılmasına yöneliktir" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yarattığı hukuksuzluğun ancak bu şekilde ortadan kaldırılabildiğini savunan Sezer, şöyle devam etti:
"Hukuk adına bir nebze mutluyum. Ama şunu söyleyebilirim. İçeride çok daha ciddi sağlık sorunları ile mağdur olmuş, bu mahkeme kararlarıyla mağdur edilmiş insanlar var. Ümit ediyoruz tez zamanda onların dosyaları da bu şekilde, önce özgürlükleri iade edilmek suretiyle, sonra da haklarında beraat kararı verilmek sureti ile çözülür.
Ben TSK'ya komutanlık yapmış, normal görev süresinde emekli olmuş bir insanın bu şekilde mağdur edilebileceğini hayatım boyunca tahmin etmezdim. Sanıyorum bu konuda da yalnız değilim. Ancak birileri çıktı asılsız, gerçeksiz düzmece delillerle mağduriyetler yarattılar. Bu ülkeye acı çektirdiler. Bugün için bir nebze daha olsun buna son verdik. Ben bu kararın emsal bir karar olmasını ve benzer bir şekilde mağdur edilmiş insanların da bir an önce özgürlüğe kavuşmasını temenni ediyorum."
Sezer, tahliye kararını ilk Başbuğ'un eşiyle paylaştığını kaydederek, müvekkilinin cezaevi çıkışında bazı açıklamalarda bulunacağını söyledi.
Feyzioğlu: "Kararı fevkalade sevindirici buluyorum"
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, yazılı açıklamasında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Başbuğ hakkındaki tutuklama kararında yeterince gerekçe göstermeden hürriyet kısıtlaması yapması ve 2 haftada yazılması gereken mahkumiyet kararının gerekçesini 8 aydır yazmayarak Yargıtaya inceleme yapma imkanı tanımamasının, Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararına gerekçe kılındığını belirtti.
TBB'nin girişimine bağlı olarak özel görevli mahkemelerin kaldırılması sonucunda İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesince İlker Başbuğ'un tahliyesine karar verilmesini insan hakları açısından fevkalade sevindirici bulduğunu kaydeden Feyzioğlu, "Dileğimiz Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararın henüz bireysel başvuruda bulunmamış olanlar hakkında da emsal teşkil etmesi ve onların da bir an önce özgürlüklerine kavuşmasıdır" ifadesini kullandı.
Üstün: Sevindirici bir durum
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tahliyesine ilişkin de öteden beri Başbuğ'un tutuksuz yargılanması gerektiğini söylediklerini vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetten birçok bakanın da böyle beyanatta bulunduğuna işaret eden Üstün, "Tahliye kararı, gönül isterdi ki yerel mahkemede çözülsün ancak bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesi yoluyla da tahliye verilmiş olması, Başbuğ açısından baktığımızda sevindirici bir durum, bizim açımızdan da öyle" ifadesini kullandı.
Güllüce: Hukuk ne diyorsa o olması lazım
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, bir gazetecinin, İlker Başbuğ'un tahliyesine ilişkin, "Hukuk ne diyorsa o olması lazım. Biz hukuka saygılıyız. Dünyada 'Adalet mülkün temelidir' diyen bir milletin evlatlarıyız. Adaletin teessüsü için hukuk ne diyorsa o olması lazım. Hukuk bunun en iyisini bilir ve Türkiye de bir hukuk devletidir. Anayasamız zaten Cumhuriyet'i tarif ederken bir hukuk devleti olarak tarif ediyor. Hakkın yerini bulacağını, doğrunun isabet edeceğini tahmin ediyorum, umut ediyorum. Öyle olur İnşallah" şeklinde yanıtladı.
Bu arada Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un çocukları Feride Başbuğ ve Murat Başbuğ tahliyesine karar verilen babalarını Silivri Cezaevi’nden almak için giderken kararla ilgili değerlendirmelerde bulundu:
“AYM’nin kararı ve neticesinde gelen tahliye mutluluk verici ama henüz hak yerini bulmuş değil. Ne zamanki babam beraat eder ve basta babamın koğuş arkadaşları ile arkadaşlarımın babaları olmak üzere Türk ordusunun tutsak olan tüm şerefli mensupları ve yurtsever aydınlarımız özgürlüklerine kavuşur bu kumpası düzenleyenler yargı karşısına çıkarılır o zaman adalet yerini bulmuş olur” dediler.
Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer ise gazetecileri flaş patlatmamaları konusunda uyararak "birazdan kendisi gelecek buradan evine gidecek, siz düzeninizi alın" dedi.
İlker Başbuğ aracından inerek güleryüzle kendisi için hazırlanan kürsüye geldi. Kalabalığın yoğun ilgisiyle karşılaşan Başbuğ
"Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum," dedi.
"6 Ocak 2012 günü şöyle demiştim hatırlarsanız: Takdir Türk milletine aittir. Aradan tam iki sene iki ay, 26 ay geçti toplam. Bizi, bu cezaevinde 26 ay nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler burada tuttu. benim 26 ay hayatımdan çaldılar. Benim 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Ama 6 Ocak 2012 günü söylediğim gibi, Yüce Türk milleti oynanan oyunu iddiaların geçersizliğini, bir genelkurmay başkanının ve karargahını terör örgütü üyesi ve terör örgütü karargahı olarak suçlamanın kabul edilemez bir durum olduğunu bizim darbecilikle hiçbir alakamızın olmadığını yüce Türk millet kısa zamanda anladı. İşte ben bugün burada isem yüce milletimin bizlere gösterdiği sevgi ve bize verdiği destek sayesinde buradayım. Bu nedenle her şeyden önce burada huzurunuzda Yüce Türk milletine en derin şükranlarımı sunuyorum.
Bugün benim serbest bırakılmam bir başlangıçtı. Bütün kalbimle ve yüreğimle inanıyorum ki Silivri'de Hassal'da Sincan'da Maltepe'de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürrietlerine kavuşacaktır. Mamak dahil. Hadımköy...
Bu gerçekleşmez ise benim serbest kalmam hürriyetimi kazanmamın hiçbir önemi kalmaz. Çünkü ben ne kadar suçsuz isem bugün geride Bıraktığım Tuncer Kılıç Paşa, Hurşit Tolon Paşa Bilgin Balanlı Paşa Hasan Hırsız Paşa, diğer tarafta Tuncay Özkanlar ve Doğu Perinçekler de benim kadar suçsuzdur. Ayrıca şunu da ifade etmem gerekir ki bugün benim serbest bırakılmamda kullanılan gerekçeler hepsi için de geçerlidir. Bu yüzden onların da en kısa zamanda bu zindanlarda tutsak tutulan, son günlerin deyimiyle kumpaslarla burada tutsak tutulanlar mutlaka ve mutlaka en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaktır. Bundan eminiz. Bunu hiçbir güç durduramaz.
(hükümet istifa sloganları atılıyor)
Cezaevi 26 ay, bu da tarihin cilvesi midir ki 26. Genelkurmay Başkanı, 26 ay...
Cezaev ne derseniz, cezaevi acı ızdırap, çile çekmek. Bu bir gerçek. Ama bütün samimiyetimle söylüyorum ki bütün bunlara rağmen şu an içimde hiçbir şekilde nefret ve intikam duyguları taşımıyorum. Çünkü inanıyorum ki nefret ve intikam duyguları duyanlar aslında kendilerini de bir felakete sürüklerler.
Nefreti, sevgi alteder. Biz öyle yetiştik. İçimiz sevgi doluı.
Aziz milletim
Benim ve bütü arkadaşlarımın elleri ve yürekleri tertemiz. Bunun için bütün arkadaşlarım adına şunu ifade ediyorum bizim tek bir isteğimiz var: Adalet!
Ve bu adaletin gerçekleşmesin elbette taKipçisi olacağız.
Adalet derken ne demek istiyorum? Şunu demek istiyorum: Ümraniye'de bulunan birkaç el bmbasdan hareket ederek sanal bir Ergenekon terör örgütü yaratma projesini kimler planlamıştır? Kimler bunu uygulamıştır? Eğer Türkiye Cumhıuriyeti tekrar hukuk devleti olmak durumundaysa bu sorunun cevabı mutlaka bulunmalıdır. Ve bu projeleri yapanlar ve uygulayanlar adil yargılamayla adaletin önüne çıkarılmalıdır. Bunun takipçisi olacağız.
Danıştay cinayetini sanal Ergenekon Terör örgütüyle birleştirmek ilişkilendirmek projesi kime aittir kimlere aittir. Bunlar da ortaya dökülmelidir hesap sorulmalıdır. adil şekilde.
Eğer Türkiye gerçekten hukuk devleti olmak istiyorsa Tepğmen Mehmet Ali'ye Çevik'e kumpas kuranlar belli bunlar cezasız mı kalacak? Asla! Asla! Belli! teğmen Mehmet Ali'ye kumpas kuranlar mutlaka cezalandırılmalıdır. Eğer Türkiye tekrar hukuk devleti olmak istiyorsa.
Hanefi Avcı daha ne akdar içeride tutulacaktır? Buna birisi cevap versin. İnsafsızlıktır. Ayıptır. bunu kimler istemektedir. yeter artık. değerli sınıf arkadaşım Hurşit Tolon bildiğiniz gibi sadece bir gizli tanığın ifadesine dayandırılarak menfur zirve cinayetiyle ilişkilendirilmeyi planlayan uygulayan güçler kimdir? Ne garip tesadüftür ki bu gizli tanık da aynı Tuncay Güney'e benzemektedir. Bilmeyeniniz vardır belki, Bu Zirve cinayetiyle Hurşit Tolon Paşa'nın değerli arkadaşımın tek bir gizli tanık ifadesi, işte bu gizli tanık kimdir Silahlı Kuvvetler'den atılmış bir uzman çavuş, çeşitli nedenlerle. Ve işin garibi bu da Tuncay Güney gibi bir süre sonra -tabi olabilir insanları şey yapmak yanlış belki ama- bu da Hıristiyan olur ve papaz olur. Bu kadar mı tesadüf olur yani bu kadar mı tesadüf? kimler oynamaktadır bu oyunu?
Eğer Türkiye Cumhuriyeti tekrar hukuk devleti olmak yolunda adım atmak istiyorsa bunun da cevavının verilmesi lazım.
Balyoz davasında 51 numaralı hard diskin TÜBİTAK dışında başka bir araştırma kurumu, bilirkişi tarafından incelenmesi için yırtılınmıştır adeta. niçin bunun önü kesilmiştir? Kimlerbunun arkasında?
Mutlaka bulunmalıdır. Eğer Türkiye Cumhuriyeti tekrar hukuk devletine dönmek istiyor ise.
Ve işin en vahimi bugün çeşitli arkadaşlarımız belki hepsinin ismini burada sayamayacağım Muzaffer Tekin, Kemal Alemdaroğlu, Doğan Temel, Serdar Öztürk... bunlar hastadırlar. Morale ihtiyaçları vardır. Ama bu hakimlerde vicdan yok. Kim ne derse desin ben bunların vicdan taşıdığına inanmıyorum.
Bu hasta insanların morale en fazla ihtiyaç olduğu anlarda bunların hala tutukluluk devam kararı alanlarda arkadaşlar vicdan olur mu? Vicdan yok be adamlar sizde hiç Allah'tan da mı korku yok?
(Levent Göktaş gözünü kaybetti deniyor yandan)
Bugün dün elbette Türkiye Cumhuriyeti Devbleti'nde önemli bir olay yaşanmıştır. dün çıkarılan bir kararla bu özel yetkili mahkemeler bir çukura gömülmüştür. o çukurdan nasıl çıkacaklar bilmiyorum. ÖYM'lerin bir çukura gömülmesi Türkiye Cumhuıriyeti'nin demokrasi yolunda bir adım ileri gitmesinde büyük bir katkı olmuştur. Büyük bir adım olmuştur.
Son olarak söyleyeceğim şudur: Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhuriyet tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşamaktadır. Özellikle yargı alanında malesef bütünüyle altını çiziyorum tümünü suçlayamayız. bütünüyle ayakta kalan bir tek kurum vardır: Anayasa Mahkemesi. Bu süreçte Anayasa Mahklemesi'nin tarihi bir yükümlülük ve sorumluluk yüklendiğinin bilincindeyim. Umuyorum ve inanıyorum ki Anayasa Mahkemesi almış olduğu doğru kararlarla tarihe not düşen durumunu bu önümüzdeki zor dönemde de başarıyla sürdürürerek Türkiye'nin bir an önce demokrasiye dönmesinde önemli bir rol oynayacaktır. bu zor günlerde elbette bütün milletimiz bizimle bu acıları paylaştı. Elbettte. yakınlarımız ailelerimiz acı çekti. Ama onların yanında bir de şu anda olduğu gibi iki yanımda bir yerde hocam (TBB Başkanı Feyzioğlu) solumda (Avukarı İlkay sezer) Avukat kızlarımız, onların bu süreçte bize sağladığı katkı için burada bütün Türk milletinin huzurunda her zaman bizim yanımızda oldular bize desteklerini verdiler onlara da sonsuz şükranlarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Biz tek bir şey istiyoruz: Adalet istiyoruz. Ve bu adaletin gerçekleşmesi için görev başında nasıl mücadele ettiysem burada iki yıl içerisinde nasıl mücadele ettiysem dışarıda bulunduğum sürede de aynı şeklilde mücadeleme devam edeceğim. Ta ki son arkadaş buradan çıkana kadar.
Hepinize teşekkür ederim"
İlker Başbuğ açıklamasını "Soru almayacağım," diyerek bitirdi.
Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.
Etiketler: ilker başbuğ anayasa mahkemesi eski Genelkurmay BaşkanıBu habere yorum yapan ilk siz olun!
Türkiye'nin en kolay okunan haber sitesi olarak siz okuyucularımıza daima güvenilir ve objektif yayıncılık anlayışımızla hizmet vermekteyiz.
En güncel ekonomi haberleri, borsa durumu, finans,
en yeni spor, sanat ve tarafsız siyaset haberlerine günlük olarak ulaşabileceğiniz geniş bir platform. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, renkli görselleri ile, detaylı ancak bir o kadarda kısa ve
öz yazılan içerikleriyle haber magazin Mgd Tv hizmetinizde.