Cumhuriyetimizin 100.yılını kutladık büyük bir coşkuyla Millet olarak. Türk Milletinin aydınlanma ve yükselme döneminin 2. yüzyılına girdik. Bu yürüyüş her türlü engel ve engellemelere rağmen ebediyen sürecektir. Bir kez daha Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet ve saygılarımızı sunuyoruz.
Türkiye’nin gündemini iki ana başlıkta toplayabiliriz. Seçim ve geçim olarak ifade edebiliriz.
31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Yerel Yönetim Seçimleri için Yüksek Seçim Kurulu’nun belirlediği seçim takvimi 01 Ocak itibariyle işlemeye başlamıştır.
Siyasi partilerin aday belirleme süreci her zaman olduğu gibi iç bünyelerinde sancılara yol açtı. İktidar cephesi (Cumhur İttifakı) ittifak temelinde sağlam duruyor. Muhalefet ise tam anlamıyla darmadağın bir halde.
Şimdiden görünen seçim büyük kentlerin üzerinden yürüyecek. Özellikle İstanbul ve Ankara ön plana çıkacak.
İktidar özellikle İstanbul seçimini kazanmak istiyor. Mayıs Genel Seçimlerinden sonra moral üstünlüğünü korumak onlar için büyük önem arz ediyor. Muhalefetin dağınık, moral ve motivasyonunun düşük olmasına rağmen tek bir şansı var. Bu iki büyük kentin belediye başkanlarıdır şansı. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da ise Mansur Yavaş gerek isimleriyle gerek başkanlık dönemlerindeki icraatlarıyla seçimi kazanma olasılıkları güçlü görünüyor.
Umarım seçimler adil sonuçlanır. Bugüne kadar yaşananlar pek iç açıcı olmasada Milli İradenin tam anlamıyla sandığa yansıdığı bir seçim olmasını diliyorum.
Gelelim en önemli gündeme. Ülkemizde uzunca sayılabilecek bir süredir ekonomi iyi gitmiyor. Yüksek enflasyon sonucunda vatandaş her gün fakirleşiyor. Tüm dünyada gıda fiyatları düşerken ülkemizde artıyor. Halbuki gıda da kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olan Türkiye şimdi dışa bağımlı hale geldi. Üretim anlayışını bir kenara bırakan İktidar “niye üretelim paramız var satın alırız” felsefesiyle hareket edince sonuç bu. Ne yazık ki Türkiye iyi yönetilmiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2002 yılında iktidara geldiğinde Türkiye dünyada ekonomik büyüklükte Güney Kore ülkesiyle birlikte 16. sıradaydı. Bugün Güney Kore 10. sırada Türkiye ise 23. sıraya geriledi. Sadece bu örnek bile kendi başına ülkemizin nasıl yönetildiği hakkında fikir veriyor. Bir iki örnek daha vereyim. 2002 yılında dolar 1.6 tl idi şimdi ise 30.7 tl. 2002 yılında TÜFE (tüketici fiyatları endeksi) %29.7 idi bugün ise (TÜİK rakamları gerçeği yansıtmasa da) TÜFE % 64.77 dir. Bir başka örnek 2002 yılında ülkenin iç ve dış borç toplamı 129 milyar dolardı, peki bugün ne kadar yaklaşık 500 milyar dolar. Üstelik ülkemizin çok değerli kurum ve kuruluşları satılmasına rağmen tablo bu ne yazık ki.
Şimdilik ana hatlarıyla değindim önümüz de ki süreçte detaylandırarak konuları işleriz.
Selam ve saygılarımı sunuyorum. Sağlıkla kalın.
Bu yazıya yorum yapan ilk siz olun!
Türkiye'nin en kolay okunan haber sitesi olarak siz okuyucularımıza daima güvenilir ve objektif yayıncılık anlayışımızla hizmet vermekteyiz.
En güncel ekonomi haberleri, borsa durumu, finans,
en yeni spor, sanat ve tarafsız siyaset haberlerine günlük olarak ulaşabileceğiniz geniş bir platform. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, renkli görselleri ile, detaylı ancak bir o kadarda kısa ve
öz yazılan içerikleriyle haber magazin Mgd Tv hizmetinizde.