Hayat Anlardan İbarettir

Akıp giderken avuçlarımızdan hayat, eğilip yerden toplayamayız parçalarımızı. Ve belki de çok geç demek istediğimiz binlerce konuya, olaya, duyguya zaten çok geç kalmışızdır. Özellikle ikili ilişkilerimizi göz önüne alıp durum değerlendirmesi yaptığımda, birçok kişinin yüreğinin sesini duyuyor ve arayışını biliyorum. Durum maalesef böyle. Haydi gelin bu yazımda sizlere biraz, yaşamın hesap defterini kapatıp, izlemek yerine yaşamanız gerektiği hususuna değinelim, Neden mi.?

Çünkü hayat anlardan ibaret,hayat yeni başlangıçlardan ibaret.Mesela bazen ne istediğiniz bilincindeyken tamda istediğinizi verir hayat size, bazen ise haksızlığa uğradığınızı düşünür ve çok kızarsınız hayata.
Öyle değil mi.?
Bana sorarsanız  bu soru tam bir yanılsamadır.Çünkü konu her ne olursa olsun cevabını er yada geç verir aslında hayat. Sadece zamanlamasını düşündüğümüz zaman diliminden farklı hazırlar hepsi bu. Durun şimdi, sakın karıştırmayın aklınızı söylemlerimle. Kendinizi aklınızın denizinde boğmayın. Yaslanın arkanıza… 
Bu kavramı sizlere somut bir örnekle açıklayayım. Diyelim ki keşfedilmeyi bekliyorsunuz. En parlak hayallere  sahip iyi bir oyuncusunuz. Tiyatro eğitiminin hakkını vererek, küçük rollere sahip sevilen bir karaktersiniz. Lakin bir türlü şansınız dönmüyor veya fırsat bulamıyorsunuz adımlarınızı daha da hızlı atmaya sevdiğiniz iş alanına. Aksiliklerde üst üste gelir derler ya, hani her şey ters gitmeye başlar falan durum böyleyken birde geçim sıkıntısı baş gösteriyor diyelim. Başka işe yönelmek zorunda kalıyorsunuz istemeden, oysa ki içinde bulunduğunuz işten keyif alıyorsunuz ve tamda o son oyununuzda size hayallerinizde ki hayatı sunacak yönetmenle karşılaşıyorsunuz. Ama dedim ya son oyun, son perde. Artık sizin için geç kalınmış bir durumun ortasında karamsarlıklar denizindesinizdir…
Hayat dimi hep bunu yapıyor bizlere düşünürüz hep ve her aksilikte bir hayır vardır lafına sığınırız hemen.Tam bu noktada iken, anı yaşamak geliyor akıllara. Son sahnenizi tek anmış gibi yaşarsınız ve keyif alıyorsunuzdur son demlerden, o kadar güzel bir kavramdır ki o anı yaşamanın inanın bana, lugatım da tarifi de yok.  Mesele burada başlıyor işte. Çünkü kozmik evrende geçmiş ve gelecek yoktur. Gün vardır. Sadece gün. Bugün sonsuz bir şimdidir ve şimdi dediğimiz kavram bugünlerden ibarettir. Bakın nede güzel ifade ediliyor bugünün değeri tümcelerde.

‘’ Bugüne iyi bak!
Çünkü o, hayattır, bu kısa yolda varlığın bütün çeşitleri ve deneyimleri yatar;
Büyümenin sevinci,
Eylemin şanı,
Güzelliğin nuru.
Dün bir anı olsa da, yarın sadece bir hayaldir; ama bugün iyi yaşamak her geçen günü mutlu bir anı yapar,
Ve her yarını umudun görüntüsü. Bu yüzden bugüne iyi bak! ‘’
(Kadim Sanskrit)

Kısacası verdiğim örnekle demek istediğim şu ki; zihninizde perdelerle yürümeyin.
Çünkü  böyle yürümek her daim kayıplar verdirir insana, böylesi çok daha fazla yorar. Yürüdüğünüz yolu hatırlamamakta cabası.İçinde bulunduğunuz durum ne olursa olsun. Aşk, İş, Duygusallık, Cinsellik vs. fark etmez. Eğer o an gerçekten kaçtıysa, geçmiş olsun. Bilirsiniz geri gelmez en önemli kavramdır zaman. Ve tükenmişlik hissiyle yola devam etmekten başka hiçbir şey gelmez elden. Ama bizler her şeyden, herkesten önce kendimiz için çok değerliyiz. Kendimizin, hayatımızın kıymetini bilmeliyiz. Her şeyden mutlu olabilmeliyiz. Bir kalıba girmenin lüzumu yok. Kalıplar karamsarlıktır. Bırakın hayatımızda biraz büyü, biraz gizem olsun.
Hesap, kitap, koşul  girerse işin içine her şey biter. Aşk bile.
Bırakın hayatınızı akışına. Kaybetmekten korkmayın, kaybedin.
Düşmekten korkmayın, Yaralanın. Bu sizi güçlü kılar. Canınız acıdıkça iyileşirsiniz aslında inanın bana. Ayağa kalkın, sevin, aşık olun, sarılın, dokunun. Yaşamın hesap defterini kapatıp, izlemek yerine yaşamayı tercih edin. Kazanan siz olursunuz.
Unutmayın; ruhunuzun da, hayatınızın da lideri sizsiniz.

Sevgilerimle….